Sağlık Bakanı Recep Akdağ, "Vatandaşlarımız hiçbir zaman 'şu derde çaredir, sizi şöyle gençleştirir, sizi böyle ölümden korur, kanserden korur' şeklinde doğrudan veya dolaylı olarak reklamı yapılarak satılan hiçbir ürüne itibar etmesinler" dedi.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın ev sahipliğinde gerçekleşen 'Piyasa Denetimi, Gözetimi ve Ürün Güvenliği Değerlendirme Kurulu' toplantısına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ katıldı. Çağlayan, yaptığı konuşmada, Türkiye ekonomisinin büyümesiyle beraber farklı nedenlerle ithalatın arttığına dikkati çekerek, "Diğer taraftan ise ithal ürünlerin çeşitliliğinde çok önemli artışlar oldu. Miktar ve teşhis açısından artan ithalatımızda ürünlerin güvenliği ve kalitesi de giderek önem kazanmaya başladı" dedi.
Çağlayan, ithal tekstil ve hazır giyim eşyasında kanserojen boya ve etiket denetimi kapsamında 1 Nisan 2009'dan bu güne kadar 35 bin kalem üründen numune alındığını belirtti. Çağlayan, bunların 605 adedinde sağlığa zararlı madde tespit edildiğini bildirdi.
AKDAĞ’IN DEĞERLENDİRMESİ
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ ise, tüketicinin korunmasının, bilinçlendirilmesinin ve farkındalığının artırılmasının çok önemli olduğunu belirterek, "Biz de bize düşen yasa denetimini ve gözetimini çok dikkatli bir şekilde yapmaya ve geliştirmeye devam edeceğiz" dedi.
Akdağ, 2010'da yapılan toplantı sonrası Türkiye'de birçok gelişme olduğuna dikkati çekerek, bu süre içerisinde 'İlaç ve tıbbi cihaz' adıyla yeni bir kurum oluşturulduğunu ifade etti.
TÜKETİCİ GÜVENLİĞİ
Akdağ, tüketici güvenliği denildiğinde doğrudan tüketiciyle ilgili olmayan ürünlerle mücadele etmek gerektiğini vurgulayarak, bunların en önemlilerinden birisinin 'gıda' olduğunu ifade etti. Bakan Akdağ, "Özellikle ben şarlatanlara karşı vatandaşımızın da uyanık olmasınının ve bilinç yüksekliğinin önemine işaret etmek istiyorum. Kurumlarımız işlevini yapıyor her geçen gün daha da gelişmiş olarak bu görevler devam edecek. Açıkçası vatandaşımızın kendi farkındalığıyla destek vermesi lazım" diye konuştu."Sonuçta internet yoluyla ya da özellikle yurtdışından yayın yapan belli televizyon kanallarının bazen maalesef Türkiye'deki televizyon kanallarının da 'her derde deva ilaç' diye sunduğu ürünler var” diyen Bakan Akdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bunun mazideki adı şarlatanlıktı, şimdi bu hale dönüştürdüler bunu. Birisi piyasaya çıkıyor ne olduğu bilinmeyen bir ürün için vatandaşı yanlış bir biçimde bilgilendiriyor. Biz bunun peşinden koşuyor, bir müddet baş ediyoruz, gerekirse savcılıklara teslim ediyor, reklamlarını durdurtuyoruz, o ürününün piyasadan toplanmasını gerçekleştiriyoruz. Ürününün üretimine yönelik engelleyici tedbirler alıyoruz ama inanın kapıdan kovsanız bacadan girilen ortam mevcut. Dolayısıyla vatandaşların kendi farkındalığının artması cidden önemli. Çok açık ve basit bir ifadeyle söyleyeyim, vatandaşlarımız hiçbir zaman 'şu derde çaredir, sizi şöyle gençleştirir, sizi böyle ölümden korur, kanserden korur' şeklinde reklamı yapılarak satılan hiçbir ürüne itibar etmesinler. Bizim bu anlamda bilgi vereceğimiz kaynaklar açık."
GDO
Bakanlar, toplantı sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Eker, bir gazetecinin 'GDO'lu bisküvi ve çikolatanın da teşhir edilip edilmeyeceğini sorması üzerine, "Bu GDO konusu Türkiye'de en çok enformatik kirliliğin bulunduğu sahalardan birisidir. Bilgi kirliği demiyorum, enformatik kirlilik diyorum. Çünkü bu bilgi değil, malumat ve insanlar bir yerlerden bir şekilde duydukları malumatı doğru zannediyor. Bunu bir kez daha duyurmayı gerekli görüyorum" diye konuştu.
Türkiye'de hiçbir şekilde genetiği değiştirilmiş organizma üretiminin yapılmadığını belirten Eker, Türkiye'de GDO'lu üretime izin verilmediğini söyledi. Eker, bugüne kadar gıda amaçlı olarak ithaline izin verilmiş hiçbir GDO'lu madde olmadığını vurgulayarak, "Biz denetimlerimizde artık piyasada bulunan üretilen ürünlerde olurda bir şekilde 'kaçak', 'göçek' alınmış ürünlerin amacı dışında kullanılmış olma ihtimaline karşı ürünlerin bu yönden de denetimini yapıyoruz" dedi.
Bakan Eker, sadece bisküvi ve çikolata için değil bütün ürünlerin analizinin yapıldığını belirterek, kesinleşen sonuçların kamuoyuyla paylaşıldığını ifade etti.
AKDAĞ:NETİCESİ AĞIR OLDU
Başka bir gazetecinin, "Ürün denetimleri sonrası bu kadar da olmaz denilen tespitler var mıydı" sorusuna Akdağ, "Damarları açmaktan tutun, cinsel gücü artırmaya kadar her derde deva, ilaç olmadığı halde ilaç gibi pazarlanan bir ürün için ben bizzat bazı televizyon vasıtasıyla verilen numaraya telefon açtım. Bir asistan bana bir ürünü satmaya çalıştı, hakikaten dudak uçuklatan bir pazarlamacıydı. Sonunda sipariş de verdik, sipariş Bakanlığı da geldi onun neticesi de çok ağır oldu. Satışı yapan firma açısından" cevabını verdi.
Sigarayla alakalı toplumdaki farkındalığın arttığına dikkati çeken Akdağ, 'Biz sizi Sağlık Bakanlığınca arıyoruz' diyen sahtekarların toplumda türediğini söyledi. Akdağ, bunların da peşinden epeyce koşmak durumunda kaldıklarını ve savclılıklara bildirimlerde bulunduklarını ifade etti. Akdağ, "Biz bunları tespit ediyoruz, bu kişilere yaptırım hukuk yoluyla oluyor. İnanın, bir ürünle alakalı meselede hukuk karar verinceye kadar bu ürünü pazarlayan kişi zaten köşeyi dönüyor. Yargımıza bu noktada çok büyük iş düşmektedir, bir sahtekarı Bakanlıklar tespit etmiş ve bununla ilgili suç duyurusunda bulunmuş. Siz onun ismini fahiş ediyorsunuz ama yarın o kadar uyanık ki bir hafta sonra bunlar bir başka markayla piyasaya çıkıyorlar" şeklinde konuştu.
Mahkemelerin çok uzun sürdüğünü vurgulayan Akdağ, 3-5 yıl süren mahkemelerin böyle bir firma veya kişinin yeterince zengin olması için yetecek bir süre olduğunu ifade etti.
Eker ise, "Marketlerin raflarında satılan ürün numune alındığında, standardına uygun çıkıyor. Aynı markanın aynı ürünü internet satışı üzerinden veya kargo yoluyla satın alınması halinde ürünün başka bir şey olduğunu tespit ettik. Bunun üzerine biz de kargo yoluyla bu ürünleri istedik. Tespit ettik ve işlem yaptık" diye konuştu.