Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya temasları öncesi Esenboğa Havalimanı'nda gazetecilere açıklamalarda bulundu. Ziyaret çerçevesinde Rusya Devlet Başkanı Putin ile ikili ve heyetlerarası görüşmeler olacağını belirten Başbakan Erdoğan, "Rusya ile ilişkilerimiz pek çok alanda gelişme kaydediyor. İşbirliğimizin ana unsurlarından birisini ekonomik ilişkiler oluşturuyor. 2020 ile ilgili Sayın Putin ile 100 milyar dolarlık bir hedef belirlemiştik, bu hedefe ulaşmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Rusya ile vizesiz seyahat konusunda bir anlaşmaya varmıştık, Rusya ile halklarımızın kaynaşması ile turizmde ciddi bir patlama yaşandı. Bugün Rusya'nın Türkiye'ye gönderdiği turist sayısı 4 milyonu yakalamış durumdadır" diye konuştu.
Başbakanlık merkez bina yakınlarında gerçekleşen eylem ile ilgili ve etrafındaki güvenlik tedbirinin artırılmasıyla ilgili sorulan sorulara cevap veren Başbakan Erdoğan, "Sizin yaptığınız yayınların dışında farklı bir şey yok. Burada görünen arkadaş polislerimizin de kendisinden şüphelenmesi üzerine yapmış oldukları uyarıya aynen kendisi uydu. Bir yerle bağlantısı var mı yok mu bunu güvenlik teşkilatımız araştıracak. Bunun neticesinde kararı ilgili yargı birimi verecektir. Etrafımızdaki güvenlik çemberi derken ben farklı bir şey olduğunu fark etmiyorum. Başladığımız günden beri nasıl başladıysak devam ediyoruz. Güvenlik teşkilatının görevi bu ülkeyi yönetenlerin güvenliği noktasında almaları gereken tedbirleri kendileri alırlar, biz onlara çokta müdahalede bulunmayız. Nerede nasıl tedbir alacaklarını onlar bilirler. Çok aşırı, beni de rahatsız eden şeyler olduğu zaman ilgili birim başkanına söylemek suretiyle o işi biraz daha azaltmalarını istediğim olmuştur. Ama işin asıl yetkilisi, sorumlusu onlar olduğu için biz kendilerine herhangi bir müdahalede bulunmayız" şeklinde konuştu.
İdris Bal'ın disiplin kuruluna sevk edilmesiyle ilgili soruların ardından açıklamada bulunan Erdoğan, "Bir kişi siyaset yapıyorsa, bu siyaseti yapma kararını verdiği zaman siyaset yapmayı arzu ettiği partinin politikalarını ve iç disiplinini kabul ederek o partiden aday olmayı kabul eder. Aday olduktan sonra partinin iç disiplinine uymak zorundadır. Uymadığı zaman partinin kendi müeyyideleri vardır. Eğer kendine çok güveniyorsan gidersin bağımsız aday olursun. İstediğini istediğin yerde konuşursun. Siz kendinize güvenemeyeceksiniz, o partinin şemsiyesi altında aday olacaksınız, ondan sonrada partinin iç disiplinine riayet etmeyeceksiniz bu olacak bir şey değil. Bu arkadaşımız partinin kendi iç disiplinine riayet etmediği için, ilgili arkadaşlarımız bu rahatsızlığın uzun zamandır olduğu noktasında bir mutabakata vardılar, konuyu bana da ilettiler. Bende bu olayların büyük bir kısmını biliyorum, arkadaşlarımızın bu teklifini grup başkanı olarak kabul ettim, ihraç talebiyle tedbirli olarak disipline sevk ettiler" ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan, dershanelerin kapatılması konusunda ise "Biz ne suç işledik ki kapatılıyoruz gibi bir yaklaşımla bakıyorlar. Burada suç aramak suçla aramak gibi bir durum yok. Biz bir dönüşümden söz ediyoruz. Biz sağlıkta bir dönüşüm yaptık. Şehirlerde şehircilik anlayışında bir dönüşüm yaptık. Biz sistemde değişiklik yaptık. 35 bakanlıktan oluşan bir yöntem vardı bunların 25 bakanlığa indirdik. Bunlar hep dönüşüm. Biz 80'li ya da 90'lı yıllardaki zihniyetle mi devam ettireceğiz. Biz bunu programlarımızda duyurmuşuz ve dershanecilikten okulculuğa geçelim dedik.
Biz dönüşüm yapıyoruz. Kapatma olayı değildir. Bunun 10 yıllık bir geçmişi vardır. Dershanecilik yapan herkese söylüyorum. Bu belli bir gruba yönelik değildir. Başarının ardında dershaneler var anlayışını asla kabul etmiyorum. Bunu kabul edersek bütün okulları kapatın dershanelerle devam edin demek. Öğretmenlerimize saygısızlık olarak görüyorum bunu. Öğretmenlerimiz yavrularımıza hiçbir şey vermiyorlar mı.
Gelin dershaneler yerine okullar kur un ve biz size her türlü teşvik verelim diyoruz. Öğretmen fazlası varsa yazılı sınava sokmadan mülakatla devletin okullarına yerleştirelim. Daha ne diyeceğiz. Bunu devletle hükümetle böyle bir kavgaya dönüştürmek mi. Biz bunu bu şekilde ortaya koyduk. Çözümü ortaya koyduk. Eksik yerlerdeki çalışmalar tamamlandıktan sonra adımlarımı atmış olacağız" dedi.
Erdoğan, anayasa değişikliği çalışmalarıyla ilgili ise "326 milletvekiliyle 3 üye verdik. 220 milletvekili 9, biz 326 milletvekiliyle 3 üye verdik. Biz bunu bile kabul ettik. Ne oldu 48 oldu önce. 4 siyasi parti mutabık. Gelin şu 48 maddeyi çıkaralım. İlgi duymadılar. Daha sonra 60 madde oldu yine uzlaşmadılar. 550 milletvekilinde oluşan parlamentoda 26 milletvekili temsil eden bir grup hayır dediği için bu parlamento yasa yapmayacak mı? 26 milletvekili bu işin önüne tıkayabilecek. Aynen BM Güvenlik Konseyi’ndeki duruma benziyor. Türkiye böyle mi çalışacak.
Biz hepsine varız İster 5 madde olsun ister 10 madde olsun. Efendim tekrar çalışalım. Kurucu unsur Meclis Başkanı’dır. Kurucu unsuru bir kenarı koyamayız. Onun dışında çalışılacaksa parti grupları bir araya gelir" dedi.
Yerel seçimlerde adaylarla ilgili sıkıntılı oldukları yerlerde kamuoyu araştırması yaptırdıklarını belirten Erdoğan, "30 büyükşehrimizde bu süreci işletecek olan arkadaşlarımızla ayrıca final görüşmesi yapacağız. İnşallah önümüzdeki haftadan itibaren açıklayacağız. 22 ilimizin büyükşehir belediye adaylarını belirledik. 8’ini belirlemedik. Onun dışında 11 ilin adaylarını belirledik" dedi.
Erdoğan, Nihat Hatipoğlu ile de Diyarbakır konusunda görüştüklerini belirterek, "Görüşlerini aldık. Kendisinin bunu kabul etmesi bizim için çok çok iyi olur. Ancak bulunduğu makam buna müsaade etmedi" dedi.
- “BUNU KASITLI OLARAK BAZI MAHFİLER HALA KAPATMAK, KAPATILMAK GİBİ BİR YAKLAŞIMLA TAKDİM EDİYORLAR”
- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dershanelerin özel okullara dönüştürülme konusunun belli bir gruba yönelik bir adım olmadığını belirten Başbakan Erdoğan, “Geçmişte, ‘hükümet cemaatin okullarına şuanda destek vermek için’ böyle yasal bir düzenleme yaptı dediler. Biz o zaman bundan dolayı bir şamar yedik. Fakat şimdi bakıyorum ben farklı bir şamarı da hükümete maalesef bu kardeşlerimiz bu yolla atmak istiyor” dedi.
Dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi konusunda bir gazetecinin, “Bu süreçte acaba Fetullah Gülen’le doğrudan yada dolaylı olarak bir görüş alış verişiniz oldu mu?” diye sorması üzerine Başbakan Erdoğan, “Benim doğrusu hocaefendi ile bu konuya yönelik herhangi bir görüşmem olmadı. Ancak ilgili birçok medya içerisindeki arkadaşlarla medya içinde olan arkadaşlarımızın dışındaki arkadaşlarla görüşme talebinde bulunan kardeşlerimizle görüşmelerim oldu. Kendilerine düşüncelerimizi söyledim. Bir yıl önceki şeyler değil, daha da gerisi var” dedi.
“BU BELLİ BİR GRUBA YÖNELİK BİR ADIM DEĞİLDİR”
Dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi konusunun Hüseyin Çelik’in Milli Eğitim Bakanlığı döneminden bu yana başlatılan bir çalışma olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, “Belli bir gruba yönelik bir adım değildir. Orada da söyledim. Bu tümüyle bu dershane zihniyetinin dönüştürülmesine yönelik adımdır. Bunu kasıtlı olarak bazı mahfiler hala kapatmak, kapatılmak gibi bir yaklaşımla takdim ediyorlar. ‘Biz ne suç işledik ki kapatılıyoruz’ gibi bir yaklaşımla sunuyorlar. Burada bir defa böyle bir suç aramak, suçlu aramak gibi bir yaklaşım yok ki böyle bir başlık atılıyor. Ben bu başlığı da doğrusu iyi düşünülerek atılmış olarak görmüyorum. Çünkü biz bir dönüşümden bahsediyoruz. Biz sağlıkta bir dönüşüm yaptık, biz şehirlerde şehircilik anlayışında, Bayındırlıkta bir dönüşüm yaptık. Yani biz bu dönüşümleri yapmamış olsaydık hala gecekonduların yoğun olduğu bir ülkede yaşıyor olacaktık” diye konuştu.
“BEN FARKLI BİR ŞAMARI DA HÜKÜMETE MAALESEF BU KARDEŞLERİMİZ BU YOLLA ATMAK İSTİYORLAR”
Türkiye’de sistemde bir değişiklik yaptıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, görev geldiklerinde 35 bakandan oluşan hükümeti 25 düşürdüklerini söyledi. “Dershanecilikten okullaşmaya dönüşelim” diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Hizmet alımı suretiyle bu okullardan, özel okullardan, vakıf okullarından hizmet alalım diyoruz. 30 kişilik öğrenci standardımız var dedik. 30 kişilik sınıfta 10 kişi, 15 kişi mi var, kalan 15’inin bedelini biz ödeyelim dedik. Oradaki atıl kapasiteleri biz doldurmuş olalım dedik. Ve hatırlarsanız Danıştay bun reddetti. Peki basın bize o zaman nasıl saldırdı o günleri hatırlayın; ‘hükümet cemaatin okullarına şuanda destek vermek için’ böyle yasal bir düzenleme yaptı dediler. Biz o zaman bundan dolayı bir şamar yedik. Fakat şimdi bakıyorum ben farklı bir şamarı da hükümete maalesef bu kardeşlerimiz bu yolla atmak istiyorlar. Biz burada bir dönüşüm yapıyoruz. Bu bir kapatma olayı değildir ve yeni başlamış bir süreç değildir. Bunun on yıllık bir geçmişi vardır. Bunu kendileri de çok iyi bildikleri halde dershanecilik yapan kesimlerin tamamını söylüyorum. Bu belli bir gruba yönelik bir adım değildir. Bir zihniyet değişimidir. Bir anlayış değişimidir.”
“800 BİNİ AŞKIN ÖĞRETMENİMİZİN ALIN TERİNE SAYGISIZLIK OLARAK GÖRÜYORUM”
Başarının arkasında dershaneler var ifadesini asla kabul etmediğini dile getiren Başbakan Erdoğan, “Eğer bunu tamamiyle kabul edecek olursak bu şu anlama gelir; ‘bütün okulları kapatın sadece dershanelerle bu işi götürün.’ Şuanda ben 800 bini aşkın öğretmenimizin alın terine saygısızlık olarak görüyorum bu yaklaşımı. İlk okulda, orta okulda, lisede yavrularımızı teslim ettiğimiz bu öğretmenlerimiz devletin okullarında bizim yavrularımıza hiçbirşey vermiyorlar mı? Onlar hiç yetiştirmiyorlar dolayısıyla geliyorlar dershaneye, dershanede ne verilirse onla üniversiteyi kazanıyorlar. 10 yıl önce göreve geldiğimiz de üniversite imtihanlarının anlayışı şuydu; ‘dershanelerdeki müfredata göre sorular hazırlanırdı. Okulların müfredatıyla tamamen terstir.’ Biz ilk önce onu değiştirdik. Okulların müfredatına uygun olarak sorular hazırlanacak dedik. İşte ilk reformumuz buydu. Yeni bir dönüşüm de şimdi oluyor. Bu dönüşümde de diyoruz ki, gelin dershaneler yerine okullar kurun ve biz her türlü teşviki verelim” ifadelerini kullandı.
“HÜKÜMETLE BÖYLE BİR KAVGAYA DÖNÜŞTÜRMEK NİYE”
“Bunu devletle, hükümetle böyle bir kavgaya dönüştürmek niye?” soran Başbakan Erdoğan, “Biz çözümü bu noktada ürettik. Ortaya açıkça koyduk ve şuanda da Milli Eğitim Bakanlığımız bu konuyla ilgili çalışmalarını yapıyor. Bakanlar Kurulu’nda bize bir sunum yapıldı. Şimdi de inşallah son eksik gördüğümüz bazı yerler üzerinde çalışmalarımız yapılıyor. Bu çalışmalardan sonra da adımımızı inşallah atmış olacağız” şeklinde konuştu.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmaları hakkındaki bir soruya ise Başbakan Erdoğan, “Biz 326 milletvekiliyle Uzlaşma Komisyonu’na üç üye verdik. 51 milletvekiliyle 3 üye verdiler. 151 milletvekiliyle 3üye verdiler. Biz bunu bile kabullendik. Bizim bağcıyla işimiz yok dedik, üzümü yiyelim” dedi.
“HER ZAMAN OLUMLU YAKLAŞMAKTAN YANAYIZ”
Erdoğan, “Samimiyseler şu 60 madde dört grubun mutabakatı var. Hangi maddelerde istiyorlarsa, ister beğenelim ister beğenmeyelim AK Parti grubu olarak biz o değişikliği yapmaya hazırız. Hiçbir şey sormadan. Çünkü mutabık kaldık. Biz hepsine varız. İster 5 madde olsun, ister 10 madde olsun, ne olursa olsun. Biz hepsine varız. ‘Efendim tekrar çalışalım’ kurucu unsur Meclis Başkanıdır. Kurusu unsuru bir kenara koyamayız. Eğer Meclis Başkanımızın dışında bir adım atılacaksa o zaman gruplar kendi aralarında konuşurlar, ‘bu konularda biz mutabıkız, Parlamento’da görüşürüz’ bunları da halletme noktasında da biz her zaman olumlu yaklaşmaktan yanayız" dedi.
“MURSİ’Yİ BAŞARISIZLIĞA MAHKUM EDENLERİ TEMİZE ÇIKARIYORLAR”
Adeviye katliamının 100. günü olduğunun ve Mısır’da gelinen son noktayı nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Başbakan Erdoğan, Mısır’daki gelişmeleri bir insanlık dramı olduğunu ifade etti. Darbe yönetimim kendisini "temize çıkaracak" bir adım olarak çok farklı şeylerle yöneldiğini dile getiren Başbakan Erdoğan, “Sayın Mursi başarısızmış. 70 yıl Mısır’ı başarısızlığa mahkum edenleri temize çıkarıyorlar ve 70 yıl başarısızlığa mahkum edenler burada kendilerine yeni yeni kılıflar uyduruyorlar” diye konuştu.
“MURSİ’NİN YARGI ÖNÜNDEKİ TUTUMUNU ALKIŞLIYORUM”
Yapılan son araştırmalara göre Fransa’da Hollande hükümetinin başarı oranın yüzde 15 olduğunu sözlerine ekleyen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Şimdi, Fransa ordusu Hollande'a darbe mi yapacak? 'Sen başarısızsın, in aşağıya' bunu mu diyecek. Yoksa demokrasinin gereği olarak seçim zamanını bekleyip, seçimde halk Hollande'a 'yürü' derse yürüyecek, 'in' derse Sarkozy nasıl indiyse o da inecek. Aynı şey bizim için de geçerli. Bizim de şu anda kamuoyu araştırmalarımız gayet iyi fakat bu 2015'te yapılacak seçimde daha az mı olur, daha çok mu olur, bunu biz şu anda bilemeyiz. Bunu kim gösterecek. Bunu milletimiz sandıkta gösterecek. Eğer 'yürü' derse AK Parti yürüyecek, 'hayır, yeter artık' derse AK Parti’de bunu saygıyla karşılayacak, kime 'yürü' demişse onlara devredip onlar bunu alıp götürecek. Demokrasi budur. Fakat Mısır’da bu olaya bu şekilde yaklaşanlar, demokrasiden nasibini almamış olanlardır. Eğer demokrasiye ve millet egemenliğine saygısı olanlar olsa bir defa Mursi’ye yapılan bu hareketin karşısında onların hepsinin dikilmesi gerekirdi. Dikilmediler. Ben, Sayın Mursi’nin yargı karşısındaki tutumunu alkışlıyorum, ona saygı duyuyorum, onu yargılayanlara benim saygım yok. Ve oradaki tavrı, duruşu, söylemleri, hepsi gerçek bir demokratın, gerçek bir özgürlük mücadelesi veren bir insanın duruşudur. Bundan dolayı bana göre saygındır.”
“22 İLİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKAN ADAYI BELLİ”
Nihat Hatipoğlu’nun AK Parti Genel Merkezi’ne gerçekleştirdiği ziyaret ve yaklaşan yerel seçimlerde kabine revizyonu olacak mı? sorusu üzerine ise Başbakan Erdoğan, gelecek haftadan itibaren adaylarına açıklanmaya başlayacağını söyledi. Kabine revizyonu konusunda nihai kararları verdikleri andan itibaren, olması gereken kişiler arasında karar vereceklerini dile getiren Başbakan Erdoğan, şuana kadar 22 ilin büyükşehir adayının belli olduğunu vurguladı.
“BİR ADAYLIK KABUL ETMESİ BİZİM İÇİN ÇOK GÜZEL OLUR”
Nihat Hatipoğlu’nun ziyaretiyle ilgili ise Başbakan Erdoğan, “Kendilerinin bizden böyle bir adaylık kabul etmesi bizim için çok çok güzel olur, isabetli olur ama bulunduğu makam bu işe tabi müsaade etmediği için bizim da bu konuda ısrarımız olamazdı. Onun için de kendisinden bulunduğu şu makamda istifade etmeyi bizler de arkadaşlarım da hep birlikte istiyoruz. Gelişi daha çok Diyarbakır’ı konuşmak oldu, Cumartesi, Pazar günlerini konuşmak oldu ve onları birlikte bir değerlendirdik” dedi.