TBMM’de AK Parti grubunda konuşan Başbakan Recep Tayip Erdoğan, partililerin tezahüratları arısında başladığı konuşmasında AK Parti’nin hedefleri arasında yeni bir tarih ekleyerek İstanbul’un fethinin 600. yıl dönümü olan 2053’ü hedeflerin arasına aldıklarını ve şimdiden hazırlıklara başladıklarını açıkladı.
GURUP TOPLANTISI
AK Parti’nin 3 Kasım 2002 seçimlerinde yüzde 34 oy oranı ile hükümet olma şansını bulduğunu, 12 Haziran seçimlerinde yüzde 50 oranında oy aldıklarını söyleyen Erdoğan, “Şuanda AK Parti’nin oyu yüzde 50’nin de üzerine çıkarak 52 civarına ulaşmıştır. Türkiye’nin en önemli meselesi olan terör meselesini çözdüğümüzde, engelleri kaldırıp her anlamda hizmetleri gerçekleştirdiğimizde milletimizin teveccühü daha da artacaktır. Bizim Hedefimiz 2023. 2023 hedeflerine doğru kararlılıkla ilerliyoruz. Eylül ayında büyük kongremizde bir başka büyük uzun vadeli hedefi, 2071 ilan etmiştik. O tarihi göremeyecek olsak da bugün doğacak çocukların öyle bir hedefle büyümesi için yolu şimdiden hazırlıyoruz” diye konuştu.
YENİ HEDEF
Yeni bir hedef açıklayan Başbakan Erdoğan, “Bugünün gençlerinin, çocuklarının inşallah erişecekleri bir başka önemli yıl dönümünü hedef olarak burada ilan etmek istiyorum. İstanbul’un 1453 yılındaki fethinin 600. yıl dönümünü, yani 2053 yılını AK Parti olarak hedeflerimiz arasına alıyor, o büyük yıl dönümü için şimdiden hazırlıklara başlıyoruz. Muhtemelen şahsım dahil birçoğumuz o tarihe de erişemeyeceğiz. Gençlerimiz, çocuklarımız, torunlarımız için daha yaşanabilir Türkiye inşa etmek, İstanbul’un fethedildiği dönemdeki gibi dünya lideri bir Türkiye imar etmek için şimdiden kolları sıvıyoruz. Genç kardeşlerimizin şunu hatırlarında tutmalarını istiyorum; eğer Süleyman Şah olmasıydı, onun hayalleri hedefleri olmasaydı Ertuğrul Gazi, Osman Gazi olmazdı. Osman Gazi İstanbul’un fethinden 154 yıl önce İstanbul’un Tuna’nın, Nil’in Dicle ve Fırat’ın hayalini görmesiydi İstanbul’un fethi olmazdı, bir çağ kapanıp yeni bir çağ açılmazdı. Bizim neslimize birer Fatih Sultan Mehmet olma hedefi verilmedi, böyle bir özgüven aşılanmadı. Ama biz bugünün nesline gençlerine birer Fatih olma, Fatihler yetiştirecek anne baba olma şuurunu vermek, onlara iddialı hedefler sunmak zorundayız” şeklinde konuştu.
MUHALEFETİN DURUMU
2053 yılında bugünkü muhalefetin ne durumda olacağını açıklayan Erdoğan, “2053 yılında bugünkü muhalefetin ne durumda olacağını tahmin etmek hiç zor değil. Büyük bir ihtimalle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 2053 yılında, yani 40 yıl sonra MHP’nin 140. yılında nasıl iktidara geleceğinin aritmetik hesabını yapıyor olacak. AK Parti bugünün gençleri yönetiminde dünyanın en büyük devleti yaptıkları Türkiye’yi daha da büyütmenin, 2071 hedeflerine ulaştırmanın mücadelesi içinde olacak. 2053 için yakıştırmalar yapan olacaktır, Allah ömür verirde 2053’e ulaşırsak, durmak yok yola devam diyenlerden olacağız” ifadelerini kullandı.
“MADEM İMRALI İLE GÖRÜŞMEK SENİN DİLİNDE İHANETTİR, O ZAMAN 1999’DA BÖLÜCÜLÜĞE NİYE ORTAKLIK ETTİN?”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1999 yılında İmralı ile gerçekleşen görüşmelerin MHP döneminde olmadığını söyleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye “ ‘Benim haberim yoktu’ diyene sorarlar; sen o hükümette bostan korkuluğu muydun? Payanda mıydın, vitrin süsü müydün neydin?” diye sordu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM’deki grup toplantısında muhalefete yüklendi. Muhalefetin çözüm sürecindeki tavrını eleştiren Başbakan Erdoğan, “Bunlar milleti balık hafızalı zanneder. Bunlar milletin hemen her şeyi unuttuğunu zanneder. Millete bu nazarla baktıkları için de dün en güçlü şekilde savunduklarının bugün karşısında dururlar. Şimdi biliyorsunuz CHP Genel Başkanı kısa süre içinde yaptığı onca ‘U dönüşü’ sayesinde milletimiz tarafından ‘Çarkçı başı’ olarak vasıflandırıldı. Ancak MHP Genel Başkanı çarkçılık konusunda sağ kulvardan CHP Genel Başkanı’nı ciddi ciddi zorluyor” diye konuştu.
Kızılcahamam’daki konuşması sırasında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye bir takım sorular yönelttiğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, “MHP Genel Başkanı’ndan sorularımıza henüz bir cevap gelmedi. Bir kere MHP Genel Başkanı’nın bu çelişkisini, bu çarkını biz tekrar tekrar hatırlatacağız. MHP Genel Başkanı’nın şu son çözüm sürecinde ne kadar samimiyetsiz, ne kadar ilkesiz bir duruş sergilediğini kamuoyuyla, milletimizle tekrar tekrar paylaşacağız. 1999 sürecini hatırlatarak, o süreçte yaşananları hatırlatarak, MHP Genel Başkanı’nın maskesini düşürmeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
“BAHÇELİ SEN HÜKÜMETTE BOSTAN KORKULUĞU MUYDUN?"
Başbakan Erdoğan, 1999 yılında terörist başı Abdullah Öcalan’ın yakalanıp Türkiye’ye getirildiği dönemdeki manzarayı tekrar hatırlatarak, o dönemde Bahçeli’nin Başbakan Yardımcısı olduğunu söyledi. MHP Genel Başkanı Bahçeli’ye yüklenen Erdoğan şöyle konuştu:
“O gün İmralı ile görüşmeleri yapan MİT Müsteşarı’yla ben de çalıştım. Bunları kendisinden dinledim. Bunlara biz yabancı değiliz ama milletimin bunu bilmesi lazım. MHP’ye gönül verenin de, CHP’ye gönül verenin de bunu bilmesi lazım. Ve bu süreç yeni başlamış bir süreç de değildir. Ondan daha öne aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yetkilileri de bu tür görüşmeleri yapmıştır. Bunu da bilmenizi istiyorum. Dolayısıyla kimse burada kalkıp da bize çalım atmaya kalkmasın. Biz bunları hep biliyoruz, hepsi kayıtlarda mevcut, belgelerde mevcuttur.
Yapılan yeni bir iş değildir ve olağanüstü bir durum da değildir. Bunların zaten yapılması gerekir, olması gerekir. Bir hükümetin, devletin yönetenin de bunları yapmasından daha tabii bir şey olamaz. Bugün nasıl devletin istihbarat örgütü İmralı ile görüşüyorsa, o gün de devletin kurumları İmralı ile görüşmüş ve bir sonuca ulaşmıştır.
Tekrar ediyorum, eğer MHP Genel Başkanı hükümetin ortağı olduğu dönemde yapılan bu görüşmelerden habersizse o daha da vahimdir. ‘Benim haberim yoktu’ diyene sorarlar; sen o hükümette bostan korkuluğu muydun? Payanda mıydın, vitrin süsü müydün neydin?
Üstelik o dönemde teröristler ülke dışına çıkarken adeta süreci bozmak için sabotajlar yapılmıştır. Terör örgütü en zayıf zamanında olduğu halde tamamen bitirmek için çaba sarf edilmemiş tam tersine terör örgütüne adeta yeniden palazlanması için fırsat tanınmıştır. AK Parti iktidara geldiğinde de o yeniden palazlandırılan terör örgütü ilginç bir şekilde eylemlerine devam etmiştir. 1999 süreci için üç maymunu oynayan Bahçeli, o gün kuzu kesilen Bahçeli, şuanda kükreyen aslan rolleri kesiyor. Sayın Bahçeli 1999’da neden kükremedin yahu? 1999’da neden ‘ihanet var’ diye ortalığı velveleye vermedin? Neden hükümetten çekilmedin? Madem İmralı ile görüşmek senin dilinde ihanettir, bölücülüktür de o zaman 1999’da sana göre ihanete, bölücülüğe niye ortaklık ettin?”
“CHP, MHP VE İŞÇİ PARTİSİ ORTAK EYLEMLER YAPIYOR”
Başbakan Erdoğan, Bahçeli’nin yanı sıra CHP ve İşçi Partisi’ne de yüklendi. CHP, MHP ve İşçi Partililerin çözüm sürecinde ortak eylemler gerçekleştirdiklerini, kol kola girdiklerini belirten Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Şimdi değerli arkadaşlarım, biz CHP ve MHP’nin onlarla birlikte bazı emekli siyasetçilerin, İşçi Partisi’nin yedeği haline geldiğini ifade ettik. Türkiye genelinde yapılan eylemlere bakın, CHP’nin, MHP’nin, İşçi Partisi’nin omuz omuza geçtiğini, ortak eylemler yaptığını görürsünüz. Bunların hepsinin belgeleri elimizde mevcuttur. MHP İl Başkanları ile İşçi Partilileri aynı eylemde, aynı karede poz verdikleri fotoğraflar elimizde mevcuttur. Biz bunu hatırlattığımızda MHP Genel Başkanı yargıya müdahale etmemizi, İşçi Partisi’nin Genel Başkanı’nın Silivri’den çıkarılmasını bizden istiyor.”
“İSRAİL'İN ŞAM'A YAPTIĞI HAVA SALDIRISI KABUL EDİLEMEZ”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Esad rejiminin Banyas’ta gerçekleştirdiği katliamın en az Kerbela’daki kadar acı olduğunu söyleyerek, “Hasan'a, Hüseyin'e, sevgili Peygamberimizin o güzel torunlarına ölümü layık görenleri Yezid ilan edenler, burada onların izinden giden, o Müslümanlara, o yavruları şehit edenleri niçin Yezid ilan etmiyorlar? Onlar da birer Yezid'dir” diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM'deki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Vakıflar Haftası vesilesiyle de önemli açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan, Vakıf medeniyetinin yeniden canlandırılmasına hükümet olarak özel önem verdiklerini söyledi.
Türkiye genelinde vakıf eserleri için 2,6 milyar liralık yatırım gerçekleştirdiklerini, 70 bin kişiye istihdam sağlandığını, yıllık ortalama 20 bin ihtiyaç sahibine yardım eli uzatıldığını ifade eden Başbakan Erdoğan, 10 buçuk yıl içinde Türkiye genelinde 3 bin 750 eserin onarıldığını söyledi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın onadıklarıyla birlikte toplamda 4 bini bulan vakıf eserlerinin onarımının yapıldığını kaydeden Başbakan Erdoğan, 28 Şubat sürecinde her kesim gibi vakıflarında mağdur edildiğini anlattı. 28 Şubat sürecinde 9 vakfın kapatıldığın anlatan Erdoğan, "Kapatılan bu vakıfların yeniden kurulmasına imkan sağlayacak bir tasarıyı yeniden Meclis'e gönderiyoruz. Bu vakıflar hayatta bulunan kurucularının başvurması kaydıyla yine aynı adlarla açılabilecek" diye konuştu. Erdoğan yeni tasarı ile ilgili olarak şu bilgileri paylaştı:
“Bu kapatılan vakıfların taşınmazları, Vakıflar Genel Müdürlüğü tasarrufundaydı. Yasa tasarısıyla, bu taşınmazlar mahkeme siciline tescilinden itibaren yeni vakıflara teslim edilecek. Ayrıca taşınmazların, Vakıflar Genel Müdürlüğü tasarrufunda bulunduğu dönem boyunca elde edilen kira ve satış geliri de bu yeni kurulan vakıflara iade edilecek. Özellikle binlerce öğrencinin elinden tutmuş, binlerce gence çatı, umut, aile olmuş vakıflarımıza hakkını teslim edecek bu uygulama hayırlı olsun.”
“HALKBANK’IN KREDİ FAİZLERİNİ YÜZDE GERİLETTİK”
Başbakan Erdoğan, Halkbank’ın şuan ki durumuyla ilgili de bilgiler vererek açıklamalarda bulundu. AK Parti’nin hortumları kesen bir iktidar olduğunu ifade eden Erdoğan, "2002 yılından itibaren Halkbank’ın esnafımıza sağladığı kredi neydi biliyor musunuz? 153 milyon dolardı. Şuan ise 7,5 milyar dolar. 153 milyon dolar nere, 7,5 milyar dolar nere" diye konuştu.
Halk Bank'tan kredi kullanan esnaf sayısının 10 yıl önce 38 bin kişi olduğunu, şuan ise bu sayının 260 bin kişiye çıktığını kaydeden Başbakan Erdoğan, “Esnafımızın kullandığı kredinin üst limitine bakıyoruz, o çok daha komik. En fazla kullanılan kredi 5 bin liraydı o zaman. Şuan 125 bin lira oldu. 5 bin lira nere, 125 bin lira nere? Ben bunu esnaf kardeşlerime özellikle hatırlatıyorum. Bakınız nereden nerelere geldik ve kaç esnafımız kredi kullanıyordu, şuan kaç esnafımız kredi kullanıyor" şeklinde konuştu.
KREDİ FAİZLERİ
Başbakan Erdoğan ayrıca esnafın kullandığı kredi faiz oranını da düşürdüklerini söyleyerek şöyle konuştu:“Yatırım kredisi kullanma imkanını esnafımıza biz sağladık. Bunun da üst limitini 250 bin liraya çıkarttık. Yeter ki müteşebbis bir ruhla Halkbank'a müracaat etsin.
Halkbank'ın esnafımıza kullandığı kredi oranı ise tam bir facia idi. Esnafımızın kullandığı kredilerin faiz oranı, o zaman yüzde 47 idi. Benim esnaf kardeşim ile yüzde 47 faiz ile Halkbank'tan kredi kullanabiliyordu. Biz bu oranı yüzde 6,5 ile yüzde 7,8 aralığına kadar düşürmüştük. Geçen hafta salı günü açıkladığımız müjdeyle bu faiz oranlarını daha da aşağıya çektik. Nereye çektik? Yüzde 4 ile yüzde 5 aralığına kadar gerilettik.
1 Mayıs 2013'ten itibaren Halkbank, esnaf kredilerine bir yıla kadar olanlara yüzde 4, bir yıldan uzun olanlara da yüzde 5 faiz uygulayacak. Banka ve kefalet kooperatiflerinin kesintilerini de önemli oranda azalttık ve istihbarat primi denen, o komisyonu da bundan sonra almayacağız.”
ÇİFTÇİYE MÜJDE
Başbakan Erdoğan, Ziraat Bankası'nın geçmişteki manzarasını anlatarak, kendilerinin göreve gelmesiyle Ziraat Bankası'nın manzarasının değiştiğini söyledi. Ziraat Bankası'nın artık kara geçtiğini ve 20 milyar lira da hazineye fayda sağladığını anlatan Başbakan Erdoğan, "Ziraat Bankası, 2002 yılında 28 bin çiftçiye 227 milyon kredi vermişti. 2012 yılında Ziraat Bankası; buraya lütfen dikkat edelim, 960 bin çiftçimize 19 milyar lira kaynak aktardı. Dün 28 bin çiftçi, bugün 960 bin çiftçi. Dün ödenen rakam 227 milyon lira, şimdi ise 19 milyar lira kredi olarak verildi. Ey benim çiftçi kardeşim, sizin emeğinizi kimler sömürdü, sizin emeğinize kimler sahip çıkıyor? İşte belgelerle, rakamlarla her şey ortada. 10 yılda çiftçimize aktarılan kaynak 58 milyar lira” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan ayrıca çiftçiye de bir müjde verdi. Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Çiftçimizin Ziraat Bankası'ndan kullandığı kredinin faiz oranı, bizden önce yüzde 59'du. Halkbank'dan da fazla. O yüzde 47 ile esnafa kredi veriyordu, yüzde 59 ile de Ziraat Bankası çiftçiye veriyordu. 2004 yılında biz sübvansiyon uygulamasını başlattık. Faizleri kademe kademe düşürdük ve en son çiftçiye kullandırılan faiz oranlarını, çeşidine göre yüzde 0, yüzde 5, yüzde 9 aralığına kadar çektik.
Bugünden itibaren, Ziraat Bankası'nın çiftçimize uyguladığı kredi faiz oranını birer puan daha düşürüyoruz. Yani yüzde 9 olarak uygulanan kredi yüzde 8'e düşüyor, yüzde 5 olarak uygulanan kredi, yüzde 4'e düşüyor, yüzde 0 olarak uygulanan kredi faizleri de aynen devam ediyor. Çiftçilerimize, üreticilerimize, bu güzel gelişmenin de hayırlı olmasını diliyorum.”
“BANYAS KATLİAMINI YAPANLAR YEZİD’DİR”
Başbakan Erdoğan, AK Parti grup toplantısında Suriye Banyas’ta yaşanan katliama dikkat çekerek sert konuştu. Katledilenler arasında çocuklarının gözü önünde kafasına kurşun sıkılarak katledilen anne babaların da bulunduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan,
“Her kim alınırsa alınsın. Hangi CHP'li yönetici, hangi ülke alınırsa alınsın şunu açık açık ifade edeceğim. Kalbinde zerre kadar merhamet olan bir insan böyle bir katliam yapamaz. Kalbinde zerre kadar inanç olan bir insan, bu çocuklara öyle kıyamaz. Emin olun 'insanım' diyen biri böyle vahşete ortak olamaz.
Hele, altını çizerek ifade ediyorum; Kerbela acısından yüreğinde zerre miskal taşıyan, kalbinde zerre miskal Ehlibeyt sevgisi olan biri böyle bir vahşet sergilemeyemez. Böyle bir vahşetin arkasında duramaz. Bunu görmezden gelemez. Banyas'taki manzara en az Kerbela'daki kadar acıdır. Katiller de en az Yezid kadar alçaktır. Hasan'a, Hüseyin'e, sevgili Peygamberimizin o güzel torunlarına ölümü layık görenleri Yezid ilan edenler, burada onların izinden giden, o Müslümanlara, o yavruları şehit edenleri niçin Yezid ilan etmiyorlar? Onlar da birer Yezid'dir.
İnanın Baba Esed bunu yapmadı ve bu kadarını asla beceremedi. Şimdi buruda bir şey açıklıyorum; Hama, Humus katliamında İmam Humeyni, o katliamı yaptı diye Baba Esed'i huzuruna kabul etmedi. Aylar sonra, neden sonra kabul etti. Peki şimdi aynı makamı devam ettirenlere de sesleniyorum; acaba daha ne kadar sizler bu katliama göz yumacaksınız? Suriye'nin gayrimeşru rejimine destek veren örgütler, Suriye'nin gayrimeşru rejimine arka çıkan devletler, özellikle BM ve Güvenlik Konseyi, bu vebalin altından kalkamazlar. Bu katliamı, bu insanlık dışı manzarayı mezhep dayanışması, konjonktür adına, uluslararası çıkarlar adına görmezden gelenler, bu ağır vebalden kurtulamazlar.
Ağzında emzik olan bebeye kurşun sıkılıyor. Dengeler adına bütün dünya buna sessiz kalıyor. Ben o fotoğrafta, o yavruların üst üste şehit edilmiş haline görünce adeta çılgına döndüm. Ama demek diğerlerinin böyle bir derdi yok. Batsın sizin uluslararası siyasetiniz. Böyle vicdansız siyaset olmaz olsun.”
“İSRAİL’İN ŞAM’A YAPTIĞI SALDIRI KABUL EDİLEMEZ”
Başbakan Erdoğan, İsrail’in Şam’daki bazı tesisleri vurmasına da tepki gösterdi. “İsrail'in Şam'a yaptığı hava saldırısı kabul edilemez” diyen Başbakan Erdoğan, “Bu saldırılar Esed'in eline, gayrimeşru Suriye rejiminin eline altın tepsi üzerinde sunulan kozlardır, fırsatlardır'' dedi.
İsrail’in bu saldırısının Esad rejiminin Banyas’taki katliamların üzerini örtmek için gerçekleştirildiğini ima eden Başbakan Erdoğan, “Golan tepeleri için bırakın bir damla kanı, bir damla ter dökmeyen Esed'i, İsrail'in bu operasyonları dahi kurtaramaz. Önceki gün de ifade etim. Banyas'taki çocukların arşı inleten feryadı, inşallah Esed'in sonu olacak” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan Suriye’deki katliam ile ilgili olarak şunları söyledi:
“Uluslar arası toplumun, özellikle İslam dünyasının yanı başında yaşanan bu soykırım girişimi karşısında uyanmasını, derhal somut çözümler üretmesini bekliyoruz. Güvenlik Konseyi derhal toplanmalı, Arap Ligi derhal toplanmalı ve bu konuda uygulayıcı kararlar almalı. Banyas'taki soykırım girişimini derhal gündemine almalı, somut tedbirler üretmelidir.
Esed'in artık yolcu olduğu çok net olarak anlaşılmıştır. Ancak bu caninin giderayak arkasında daha büyük trajediler bırakması mutlaka önlenmelidir. İşte şuanda biliyorsunuz, füzeler de kullanıyorlar. Birçok bombaları rahatlıkla kullanabiliyor. Banyas'ta katledilen kardeşlerime ben Rabbimden rahmet niyaz ediyorum. Suriyeli kardeşlerimize sabır temenni ediyorum. Unutmayın sabreden zafere ulaşır. Suriye inşallah zafere ulaşacaktır.”