Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, diyabeti sensörle yapan cihazları Sosyal Güvenlik Kurumunun artık ödediğini belirterek, bazı firmaların geliştirdiği sensör kısmı olan cihazların ise internet ortamında satışa sunulduğunu ve bakanlık olarak piyasaya çıkması aşamasını takip ettiklerini açıkladı.
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ referandum çalışmaları için geldiği Erzurum’da Kardelen TV ekranlarına konuk oldu. Usta Gazeteciler Esat Bindesen ve İhlas Haber Ajansı Bölge Müdürü Ayhan Türkez’in sorularını cevaplandıran Bakan Akdağ önemli açıklamalarda bulundu.
PKK’nın son iki yıldır çok büyük bir mevzi kaybettiğini dile getiren Bakan Akdağ, “Dağa gençleri ve çocukları çıkaramıyorlar. Güvenlik kuvvetlerimiz çok iyi bir koordinasyonla hem silahlı kuvvetler hem özel harekât polisleri profesyonel bir biçimde iyi istihbarat, iyi koordinasyon, süratli müdahale ve sürekli olarak politik gözetim altında gidiyorlar” dedi.
"Terörle mücadelede çok karalı ve güçlü bir şekilde yapılıyor"
Terörle kararlı ve etkin bir mücadele ortaya konulduğunu kaydeden Sağlık Bakanı Prof. Dr. Akdağ, “Sayın cumhurbaşkanımız her ay külliyede yaptığı bakanlar kurulu toplantılarında güvenlik konusunu masaya yatırıyor. Sırasıyla silahlı kuvvetler, iç işleri bakanlığı, istihbarat, dış işleri bakanlığı bilgi veriyor, üzerinde tartışılıyor. Çok karalı ve güçlü bir mücadele var. Terörle mücadelede özellikle PKK ile mücadelede Türkiye hiç bu kadar güçlü olmamıştı. Bunu kendi çevremizden de biliyoruz. Erzurum’un güney ilçeleri kürt kardeşlerimizin yaşadığı ilçeler terörden hemen hemen tamamen temizlendi. Bu kararlı duruş kandile göre, PKK’nın arkasında duranlara göre Türkiye’den bir hayır çıkarsa bir istikrar zedelenir umuduyla bu kararlı duruşun zedeleneceğini düşünüyorlar. Belki bir kuvvet buluruz diye umutları var.” diye konuştu.
Bu beklentinin Avrupa’da da görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Akdağ, “Muhtemel bir Hayır’ın Türkiye’deki istikrarı zedeleyecekleri umutları var. Milletimiz bunlara fırsat vermeyecek. Böylece bu karalı mücadele yeni sistemle çok daha güçlü bir biçimde devam edecek” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Akdağ Türkiye’deki kararsız kesiminde pek olduğunu düşünmediğini kararsız olanların da anayasa değişikliği sisteminin içeriğini bilmediğinden kaynaklandığını söyledi.
Akdağ, “Türkiye’de artık yüzde 20 kararsız kesim olduğunu zannetmiyorum. Bu karasız kesim başlangıçta anayasa değişikliği sisteminin içinde ne olduğunu bilmediği için bir karasızlık belki vardır. Bunu biz halka anlattık ama Kılıçdaroğlu da anlattı ters şekilde vatandaşa yeni sistemi. Şu meşhur büyük büyük gafı var ya millet meseleyi tam anladı. Ana muhalefet Partisi Başkanı çıkıp diyor ki yeni sistem de bir parti genel başkanın cumhurbaşkanı öbür parti genel başkanı da başbakan olursa bunlar anlaşmaz. Millet bu söylediklerine güldü. Bu kadar cehaletle bu işi götürmeye çalışıyorlar dolaysıyla o karasız kitle gittikçe azalıyor.” dedi.
Erzurum bölgesinde yapılan ilk anketlerde yüzde 9 civarında karasız bulunduğunu söyleyen Akdağ, “Yeni bir anket şimdi yaptırılıyor tahminime göre karasız oranı yüzde 5’lere inmiş olabilir. Vatandaşın heyecanı çok yüksek. Erzurum’un bir çok ilçesinde yüzde 90 üstünde evet oyu bekliyorum.”
“Kılıçdaroğlu hayır için çalışıyor, FETÖ’nün de hayır için çalıştığını biliyoruz” diyen Akdağ, daha sonra şunları söyledi; “PKK ile HDP zaten başından ilan ettiler. HDP’nin arkasında PKK’nın odluğunu da herkes biliyor. Şu anda tutuklu olan hüküm giyen bazı milletvekilleri zamanında biz arkamızı PYD’ye dayamışız diye beyanatlar verdi. Bunu herkes biliyor. Bunların arkasında Almanya’nın, Hollanda’nın bazı diğer Avrupa ülkelerinin olduğunu söylemeye hacet bilet yok. Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanları Almanya’ya gidiyorlar orada konuşturulmuyorlar. Hollanda’ya gidiyorlar orada bir kadın bakanımıza terbiyesizce bir muamele yapılıyor. O da kahramanca bir Türk kadını olarak yerine getirmesi gereken vazifeyi icra ediyor, buna müsaade etmiyorlar. Kendilerince haklı görüyorlar. Ardından Almanya PKK’nın paçavralarıyla miting yapan bir topluluğa izin veriyor. Bu fotoğrafta söylenen yanlış bir şey yok. Diğer fotoğrafta sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Başkanımız sayın Binali Yıldırım, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli de beraber duruyor. Ben bu iki ayrı fotoğraftan bahsediyorum. Yoksa elbette ki Kılıçdaroğlu, PKK ile beraber hareket ediyor demeyiz. Ama yaptıklarının kiminle beraber olduklarını kiminle ortak olarak yapıldığını da dikkat çekmeliyiz. Vatandaşın bunu bilmesi gerekiyor.”
"CHP ve HDP seçmeninden EVET diyecek olanlar vardır"
CHP ve HDP seçmeninden evet diyecek olanların bulunduğunu söyleyen Akdağ, “Erzurum çevresinde bu duruma çok karşılaşmıyoruz Çünkü Erzurum’da CHP seçmeni az HDP seçmeni sayısı çok azaldı. Özellikle HDP’li seçmenin büyük bir kısmı önümüzdeki seçimlerde de AK Partiye oy verecekler. Çünkü bu mesele özellikle 7 Haziran seçimlerine giderken 2014’teki yerel seçimlerde PKK’nın gizli ve açık baskısıyla belli bir noktaya gelmişti. Bu baskı kırılınca vatandaş adeta büyük bir rahatlama var. Dolayısıyla iki parti seçmeninden de büyük bir evet oyu çıkacak.” şeklinde konuştu.
"Bugün bir takım çirkin davranışların içine giren çevrelerin bükemedikleri eli yarın öpecekler"
Terörle mücadelede ve ülke ekonomisindeki çalışmaların ülkedeki istikrarla çok yakından alakalı olduğunu belirten Bakan Akdağ, “Türkiye’yi ekonomik açıdan zorlayan bir takım dolaylı uygulamalarıyla sıkıntı çıkarmaya çalışan çevreler yarın referandum da evet çıkınca hiçbir şey olmamış gibi Türkiye ile bir ittifak içerisinde olmaya çalışacaklar. Ülkede istikrarı bozmanın peşindeler 16 nisan acaba buna vesile olabilir mi diyorlar. Biz 16 nisan ileriye yönelik olarak, piyasaya herkese güven versin teröristlere de tersinden korku versin. Artık bu Türkiye’de bir takım çevreler gelip de bizimle karalılıkla mücadele eden Ak parti hükumetine Recep Tayyip Erdoğan’a müdahale edemezler, bu iş bitsin korkusunu teröre verdirirken dünya ekonomik piyasaları da artık Türkiye ile uğraşılacak bir durum kalmadı biz bu ülkedeki istikrardan nasıl istifade edeceğimize bakalım. Birincisi daha çok işimize geliyordu ama dedirtecek.” dedi.
Bugün bir takım çirkin davranışların içine giren çevrelerin bükemedikleri eli yarın öpeceklerini söyleyen Prof. Dr. Akdağ, “Uluslararası ilişkiler böyledir. Dost kavramı uluslararası ilişkilerde yok siz güçlü olursanız o zaman sizinle ittifak yapıyorlar. 16 Nisan’da millet: "evet artık bundan sonra söz benimdir ben hiç kimseye hiç bir vesayet odağına izin vermem boşuna onlarla gidip de arkada iş pişirmeyin mesajını evet ile verdiği zaman hepsi yola gelecek.” dedi.
“Bu ülkede medya patronları hükumet kuruyordu hükumet yıkıyordu hükumet kaldırıyordu askerler bir kaşını kaldırdıkları zaman hükumetin işleri bozuluyordu” diyen Akdağ, “O zaman uluslararası finans çevreleri, farklı ülkeler, burada güç odağı askerler, yüksek yargı, medya patronları, sermaye bitakım meslek örgütleri diyerek onların yanında duruyorlardı. Ama yarın milletle, milletin seçtiği hükumetle, cumhurbaşkanlığı sistemi iki sene sonra başlayacak biliyorsunuz ama o başlamadan da, milletin seçtiği hükumetle ittifak etmelerinin kendi selametleri açısından kendi menfaatleri açısından en doğrusu olduğunu fark edecekler. Türkiye’nin önü açılacak. 16 nisan’dan sonra; ekonominin çok hızlı şekilde iyileşme yoluna gideceğini biliyorum. Terör umudunu büyük ölçüde yitireceğini ve teröre destek veren ülkelerin muhtemelen bu desteklerini azaltacaklarını tahmin edebiliyorum” diye konuştu.
"Sağlıkta dönüşümün 2. dönemine başlayacağız"
Akdağ, Sağlıkta dönüşüm çalışmalarının ikinci aşamasıyla ilgili sorulan bir soruya ise, “Son 6 aydır çok yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Öncelikle sahada çalıştık. Ekiplerimiz her bir alanda parça parça çalışıyorlar. Bütün paydaşlarıyla. Yani 112, acil taşıma sistemimiz, aile hekimliğimiz, sağlıklı yaşama dediğimiz alandaki sağlığa teşvik çalışmalarımız sona doğru yaklaşıyor. Bu düzenli ve çeşitli paydaşlar ile yapılan toplantılara, politika laboratuvarları diyorum ben. Bu politika laboratuvarları teşhis aşamasını bitirdiler. Zannediyorum 1 ay içerisinde falan biz nihai metnimizi hazırlayacağız. Hazır metni paydaşlarla tartışacağız ve bakanlar kuruluna gideceğiz ardından Cumhurbaşkanımıza sunacağız ve Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlıkta dönüşümünün 2. dönemine başlayacağız. Burada acil taşıma sistemlerimiz daha da güçlenecek. Aile hekimliği kısmı çok daha mükemmel hale geliyor. Sağlıklı yaşam merkezleri açıyoruz. vatandaşlarımıza aile hekimlerinde film çektirmeleri, ultrason yaptırmaları, bir psikolog ve diyetisyenle hizmet almaları mümkün olacak” diye cevap verdi.
"Cumhurbaşkanlığı sitemi işleri hızlandıracak"
Cumhurbaşkanlığı sisteminin işleri hızlandıracağını anlatan Bakan Akdağ, “Şuanda bir aile hekiminin başına düşen nüfus yaklaşık 3500 civarında. Bu rakamı aile hekimlerini sayısını artırarak, azaltarak 2000’e indireceğiz. O zaman yanlarında çalışan sağlıkçılarımız, vatandaşla çok daha yoğun ilgilenecekler. Teknolojiyi yükseltiyoruz. Türkiye’de yüksek teknolojileri, tıbbi malzemeyi, ilaçları üretir hâle geliyoruz. Önümüzdeki birkaç sene içerisinde sekiz milyar Türk Lirası yarısı ilaçta yarısı tıbbî malzemede olmak üzere artık bunları Türkiye’de imal eder hale geleceğiz. Bütün bunlar güçlü bir yönetimle, yeni cumhurbaşkanlığı sistemi ile gerçekleşecek işlerdir. Öbür türlü de yaparız ama 10 seneye yapacağımız işi, yeni sistemde 5 seneye yaparız” şeklinde konuştu.
"Diyabet hastalarına müjde"
Bakan Akdağ, özellikle diyabet hastası çocuklar için sensörle şeker ölçümü yapılmasını sağlayan cihazlarla ilgili sorulan bir soruya ise, “Tip1 diyabet dediğimiz yani aileden kalıtsal olarak gelen diyabette hem pompa dediğimiz otomatik olarak vücuda veren hem de onu verirken şeker seviyesini ölçerek bunu bir sensörle yapan cihazları Sosyal Güvenlik Kurumu artık ödüyor. Bunun dışında iki firma başka sensörler geliştirdiler. Bir de sadece sensör kısmı olan bir cihaz geliştirildi. Firma bunu şuanda piyasaya vermiyor. İnternet üzerinden satma şeklinde bir politika izliyor. Takip edeceğiz.” diye yanıtladı.