İletişim Kulübü tarafından Sağlık Kenti Erzurum konferansı Atatürk Üniversitesi Oditoryum Mavi konferans salonunda düzenlendi. Konuşmacılar öğrencilere organ naklinin önemi ve tarihçesi hakkında bilgi verdi.
Atatürk Üniversitesi (AÜ) İletişim Fakültesi İletişim Kulübü tarafından Sağlık Kenti Erzurum konferansı düzenlendi. Konferansta AÜ Araştırma Hastanesi Organ ve Doku Nakli Koordinatörü Uzman Dr. Fatih Kacıroğlu, İl Halk Sağlığı Müdür Yardımcısı Erhan Dudu konuşmacı olarak yer aldı.
ORGAN NAKLİ
Organ nakli için yaş sınırının 18 olduğunu hatırlatan Dr. Fatih Kacıroğlu, kişilerin rızası ile bağışların yapıldığını söyleyerek şunları dile getirdi: “Ölen insanın organları bağışlandığında, bir koordinasyon sistemi devreye girer. Bu sistem gereğince, bağışlanan organlar Sağlık Bakanlığı’nın Bölge Koordinasyon Merkezi’ne (BKM), oradan da Ulusal Koordinasyon Merkezi’ne (UKM) bildirilir. Organların merkezlere dağıtımı bu bildirimler sonucunda belirlenir. Bu şekliyle bağışlanan her organ ulusal bir servettir ve sadece sistemin uygun gördüğü bir kişiye takılabilir.”
KACIROĞLU’NUN DEĞERLENDİRMESİ
Organ naklinin, hastalıklar nedeniyle görev yapamayacak derecede hasar gören organlar yerine sağlam organların cerrahi işlemle takılarak hastanın tedavi edilmesi olduğunu vurgulayan Kacıroğlu, organ doku bağışı ve organ nakilleri hakkında bilgi verdi. Kacıroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Günümüzde böbrek, karaciğer, kalp, pankreas, akciğer, kemik ve kemik iliği, ince bağırsak, kalp kapağı, kornea, tendon, yüz ve saçlı deri, ekstremite ( kol, bacak) üst solunum yolları, üst sindirim yolları, rahim nakli yapılmaktadır.”
ORGAN BAĞIŞININ TARİHÇESİ
Organ bağışının tarihçesine de değinen Kacıroğlu, “Tarih öncesinden bu yana güncelliğini koruyan organ nakli, dünyada modern anlamda ilk kez Macar kökenli bir cerrah olan Dr. Ullman tarafından Viyana’da 1902 yılında hayvanlar üzerinde böbrek nakli ile denenmişti. Daha sonra 1933 yılında Dr. Voronov tarafından Sovyetler Birliği’nde, kadavra böbrek (ölü organı) ile gerçekleştirildi. Bu alandaki çalışmalara 1950′li yıllarda hız veren ABD bilim adamları başarılı organ nakilleri yaparak, organ naklini normal bir tıbbi uygulamaya dönüştürdüler. Türkiyede; 1-1969 kalp nakli başarısızlıkla sonuçlandı. 2-3 kasım 1975 canlı donörden böbrek nakli yapıldı 3-1978 kadavradan böbrek nakli 4-1988 kadavradan karaciğer nakli 5-1989 ilk başarılı kalp nakli 6-1990 canlı akrabadan kısmı karaciğer nakli 7-1991 Kalp kapağı nakli 8-1998 Kadavra karaciğeri 2 ye bölünerek 2 kişiye nakledildi. Ülkemizde organ nakli bağış oranı düşük olduğu için canlı organ bağışı gerçekleştiriliyor. Türkiye’de yaşayan 6 kişiden 1’inde böbrek yetmezliği sorunu var. Organ Bağışı adaletli bir olaydır. Türkiye’de toplamda 28 bin 512 hasta organ ve doku nakli beklemektedir. Türkiye’de 2009 yılı verilerine göre 1276 kişide organ nakli yapılmadığı için ölmüştür. Erzurum organ nakli istatistiklerine göre karaciğer naklinde 4. Sırada böbrekte 5. Sırada ülke genelinde. Diyanet İşleri Başkanlığı 6.3.1980 tarih ve 396 sayılı kararı ile organ naklinin caiz olduğunu da açıklamıştır.” dedi.
DUDU’NUN VURGUSU
İl Halk Sağlığı Müdür Yardımcısı Erhan Dudu ise Erzurum’un sağlık kenti olma yönü üzerinde durdu. Dudu, doğu illerindeki hastaların büyük çoğunluğunun Erzurum’u tercih ettiğini belirtti. Dudu ayrıca nakil uzmanlarının çalışma şartlarından bahsederek Dudu, “Erzurum’da görev yapan bütün doktor nakil uzmanlarının Erzurum’da kalmaları için çalışma koşulları koşulları ve ildeki belediye hizmetlerinin çok iyi olması gerekli.” diye konuştu.
Konferans, konuşmacılara plaket verilmesinin ardından sona erdi.