Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye’de yeniden güç kazanacak olan kardeşlik süreci inanıyorum ki başta Avrupa olmak üzere çok geniş bir coğrafyaya iyi bir örnek teşkil edecektir” dedi.
ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR
Avusturya’nın başkenti Viyana’da düzenlenen Medeniyetler İttifakı 5. Forumu’nda konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye ve İspanya olarak ilk adımını attıkları ve BM çatısı altında ilerleyen Medeniyetler İttifakı Girişiminin bu seviyelere ulaşmış olmasının sevindirici ve ümit verici olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, “Şu anda 100’ü aşkın ülke ve kuruluşlarla destek bulan bütünleşen bir yapıya ulaşmıştır. Açıkçası Medeniyetler İttifakı’na diyaloğa, uzlaşmaya, hoşgörüye daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bir süreçten, böyle bir dönemden geçiyoruz. Dünyanın çeşitli bölgelerinde ırkçı saldırıların ivme kazandığı, terörün daha fazla can aldığı, dinlerin ve mezheplerin birbirine daha anlayışsız davrandığı bir manzarayla karşı karşıyayız. Böyle bir manzara karşısında önümüzde net 2 seçenek vardır. Ya ellerimizi, kollarımızı kavuşturup oturup olanları izleyecektik ya da bu gidişe dur demek için harekete geçecektik. Oturup izlemek şüphesiz ki kolay olan seçenektir. Biz kolay olanı değil, zor olanı seçtik. Oturup izlemektense harekete geçmeyi bu olumsuz tabloyu olumluya çevirmek için mücadele etmeyi tercih ettik” dedi.
KARŞIMIZDA BİLGİSİZLİK VAR
Medeniyetler İttifakı Girişimi olarak karşılaştıkları tehdidin ne kadar büyük olduğunu bildiklerini belirten Erdoğan, “Zira karşımızda bilgisizlik var, hoşgörüsüzlük var, en önemlisi de ön yargılar var. Tehdit ne kadar büyük olursa olsun kararlılıkla ve samimiyetle çalışıldığında bu tehdidin bertaraf edileceğine biz yürekten inanıyoruz. Olumsuz tüm örneklere rağmen tarihte ve bugün yeryüzünde insanların bir arada yaşadığı, hoşgörü içerisinde yaşadığı, birlik ve beraberlik içinde hayatlarını idame ettirdikleri çok sayıda örnek var. Kültürel, dini, etnik faklılıkları bir ayrışma ve çatışma vesilesi değil, bir zenginlik olarak gören toplum ve ülkelerin her alanda büyük başarılar sağladığını memnuniyetle görüyoruz. Yani bizdeki kesrette vahdet yahut çoklukta birlik diye ifade ettiğimiz bir anlayış. Ülkelerimize, halklarımıza olumsuz örnekler değil, olumlu örnekleri göstererek farklılıkların zenginliğine vurgu yaparak dünyayı değiştirebileceğimize, yeni bir dünya inşa edebileceğimize biz samimiyetle inanıyoruz” diye konuştu.
TÜRKİYE’DEKİ KARDEŞLİK SÜRECİ ÖRNEĞİ
Türkiye’nin terörle mücadelesine AB’nin çok daha güçlü bir şekilde destek vermesini Medeniyetler İttifakı Girişiminin başarısı adına çok önemli bulduklarını söyleyen Erdoğan, “Türkiye’de yeniden güç kazanacak olan kardeşlik süreci inanıyorum ki başta Avrupa olmak üzere çok geniş bir coğrafyaya iyi bir örnek teşkil edecektir. Yine Türkiye’nin AB üyeliği de Medeniyetler İttifakı Girişiminin başarısı noktasında son derece anlamlı ve önemli bir adım olacaktır. Asya, Afrika özellikle de Balkanlar ve Ortadoğu’da devam eden ya da sinsi bir tehlike olarak duran çatışma alanlarına daha fazla eğilmemiz gerektiği açıktır” ifadelerini kullandı.
SURİYE VE MALİ KONULARI
Suriye meselesinde modern dünyanın iyi bir sınav veremediğini kaydeden Erdoğan, “Suriye’de 2 yılda hayatını kaybedenlerin sayısı 70 bine yaklaşırken her gün masum çocukların, kadınların, masum sivillerin kanı akıtılırken dünyanın tepkisiz kalması adalet duygusunu ciddi şekilde zedeliyor. Aynı şekilde Avrupa’da yükselmekte olan ırkçılığın da Medeniyetler İttifakı projesi karşısında ciddi bir sorun alanı olduğunu belirtmek zorundayım. Müslüman Ülkerlere yönelik kayıtsızlığa ek olarak ülkesi dışında yaşayan Müslümanlara yönelik kırıcı, incitici, rencide edici tavırlar ne yazık ki vicdanları yaralamaya devam ediyor. Ötekinin kültürünü, inançlarını, hissiyatını anlamak için mücadele verilmesi gerekirken ön yargılardan hareket edilerek ötekinin dışlandığına ve horlandığına sıkça şahit oluyoruz. Tıpkı Siyonizm gibi, tıpkı antisemitizm gibi, tıpkı Faşizm gibi İslamofobiya’nın da bir insanlık suçu olarak görülmesi kaçınılmaz bir hal alıştır. Medya aracılığıyla, kitle iletişim araçları vasıtasıyla kimi zaman da siyasetçiler eliyle bir dinin, bir mezhebin, bir topluluğa ait hassasiyetin tahkir edilmesi ön yargıları büyütür, uçurumları derinleştirir” dedi.
Mali’deki gelişmelerin dine dayalı bir şiddet olarak değerlendirilmesinin tarihi bir yanılgıya düşmek olacağını ifade eden Erdoğan, “Zira Mali’de farklı dinin mensupları birbirleriyle mücadele etmiyor. Orada bir terör unsuru oluşabilir veya oluşmuş olabilir fakat bunu eğer dine dayalı olarak ifade edecek olursak şunu bilelim ki hiçbir Semavi din terörü tecviz etmez. Hele hele İslam anlamı itibariyle zaten ‘Silm’ yani barış anlamına gelmektedir. Bir barış dininin terörü teşvik etmesi veya tecviz etmesi asla mümkün değildir, bunu kabul edemeyiz. Şu anda Medeniyetler İttifakı önyargıları ortadan kaldırmak, uçurumları kapatmak doğrultusunda oluşturulmuş en anlamlı çabalardan biridir. Öyleyse bu fırsattan azami ölçüde yararlanmayı dünyamıza ve gelecek nesillere borcumuz olarak görmeliyiz” dedi.
BM GÜVENLİK KONSEYİ’NE ELEŞTİRİ
BM Güvenlik Konseyi’nin dünyanın tümünü temsil edip etmediği sorusunu yönelten Erdoğan, “Güvenlik Konseyi’nin daimi temsilcileri acaba dünyanın tümünü temsil ediyor mu? Burada 3 kıtayı görüyoruz. Asya var, Avrupa var, Afrika var. Bunların dışında dünya daimi temsilciler arasında yok. Peki dini noktada bu 5 tane üye dünyadaki tüm inanç gruplarını temsili ediyor mu? Asla temsil etmiyor. Geçici üyelerin BM Güvenlik Konseyi’nde kıymeti harbiyesi var mı? Hayır. Bu 5 tane üyenin 2 dudakları arasındadır. Öyleyse işin temelinde bir sıkıntı var. Eğer :Medeniyetler İttifakı diyorsak önce BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri arasında bir ittifakı oluşturmamız lazım. Burada bir defa bir ittifak yok. Üyelerden bir tanesi hayır dediği zaman mesele tıkanmıştır. Öyleyse bunun masaya yatırılması lazım. Suriye problemi neden halledilmiyor. 2 üye bu işe hayır dediği için halledilmiyor. BM dünya barışını sağlamak için kurulmadı mı? Dünya barışına hizmet etmek için kurulmadı mı ? Mademki dünya barışına hizmet etmek için kurulmuştur o zaman BM’nin yeniden şiddetle bir reforma ihtiyacı vardır. Bu reformu sağlayacak olanlar da yine tüm dünyadaki ülkelerdir. El ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz ve bu işi çözeceğiz” dedi.
FİLİSTİN’İN BM’DE GÖZLEMCİ ÜYE SIFATI KAZANMASI
Filistin’in gözlemci üye sıfatıyla BM Genel Kurulu’nda oylanmasının tarihi bir başarı olduğunu söyleyen Erdoğan, “Ve bu desteği veren tüm ülkeleri ben şahsım, milletim, ülkem adına gönülden alkışlıyorum, gönülden destekliyorum. Zira bu kırılma noktasıdır. Dünya barışı adına bir kırılma noktasıdır. Bir değişim, dönüşümdür. Bunu sağladıkları için destekliyorum, alkışlıyorum, tebrik ediyorum. Çünkü BM Genel Kurulu’na da bu yakışırdı ve onlar birçok şeylere rağmen 138 devlet elini kaldırmak suretiyle bu işi başarmıştır” diye konuştu.
İlk kez bir forumda 2 yüksek temsilcinin bir arada bulunduğunu kaydeden Erdoğan, “Değerli dostum sayın Sampaio 5 yıl önce Medeniyetler İttifakı’nın ilk Yüksek Temsilcisi oldunuz. Medeniyetler İttifakı’nın bir nüğe olmaktan bugün ki konumuna ulaştırılmasındaki katkınızı, bu uğurda harcadığınız emekleri içtenlikle selamlamak istiyorum. Size teslim edilen emaneti fevkalade ileri bir noktaya taşıdınız. Bu deneyiminiz, bu tecrübeniz, bu bilgeliğinizle taşıdınız. Size bu vesileyle teşekkürlerimi ve en iyi dileklerimi sunuyorum. Yeni Yüksek Temsilci Sayın Al Nassar’ı tebrik ediyorum. Çalışmalarında kendisine başarılar temenni ediyorum. Al Nassar kardeşimin İttifak Genel Sekreterliği göreviyle Medeniyetler İttifakı’nı süratle daha da ileri seviyelere taşıyacağına yürekten inanıyorum. Bu süreçte Türkiye’nin desteğinden bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da emin olabilirsiniz. Bu vesileyle ittifakı bugünlere taşıyanlara, ittifak için emek verenlere, kuruluşunda emeği geçen sayın Annan’a sayın Ban Ki-moon’a huzurlarınızda teşekkür ediyor, hepinize en samimi sevgi ve saygılarımı sunuyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı.