Erzurum’da Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında hazırlanan iddianame, 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, FETÖ yapılanmasının ayrıntılarına yer verildi.
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin hazırlanarak mahkemeye sunulan iddianamede, "yurtta sulh konseyi"nce Erzurum’da sözde "sıkıyönetim direktifi” ile “sıkı yönetim komutanı” olarak atanan Jandarma Albay M.K., ile söz konusu eylemlere iştirak ettiği iddia edilen Jandarma Binbaşı M.Y. hakkında "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve silahlı terör örgütü kurma veya yönetme” suçlarından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 37/1 maddesi delaletiyle, aynı kanunun 309, 311/1, 312/1, 314/1, 53 ve 63.maddeleri ile Terörle Mücadele Kanunu 5/1.maddeleri gereğince cezalandırılmaları talebiyle Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldı.
31 sayfalık iddianamede, özellikle 1990’lı yılların başından itibaren yurt dışına da açılmaya başlayan yapının, zaman içerisinde hayatın doğal akışına aykırı şekilde dünya genelinde 160 ülkede faaliyet gösterir hale geldiğine dikkat çekildi.
Örgütün kuruluş amacının, toplumun dini duygularını suiistimal ederek “Himmet” adı altında topladığı finans ile yurtiçi/yurt dışında faaliyete geçirdiği eğitim müesseseleri üzerinden amaç ve ilkeleri doğrultusunda yetiştirdiği öğrencilerini, elde ettiği finans ve siyasi gücünü, örgütsel menfaat ve ideolojisi çevresinde kullanması olduğu belirtilen iddianamede, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm anayasal kurumları (yasama, yürütme, yargı erklerini) ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi/ekonomik güç haline gelmek geçmişte örgüt içinde faaliyet göstermiş kişilerin beyanlarından anlaşılmaktadır. Örgüt 1970’li yıllardan günümüze kadar uygulamış olduğu “örgütlenme yöntemleri”, “taktik” ve “stratejikler” çerçevesinde bütüncül bir bakış açısıyla incelendiğinde; uygulanan yöntemler değişse de amacının değişmediği, temel hedefinin Türkiye’de devletin bütün Anayasal kurumlarını ele geçirmek olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda FETÖ/PDY’nin; Tabanında bulunan insanları istismar ederek kaynak ve meşruiyet devşirme, öğrenci seçme ekipleri ile köy ve semtlerden topladığı gençleri, bünyesindeki vakıf, ışık evleri, okul ve dershaneleri marifetiyle ideolojisi doğrultusunda yetiştirerek insan gücü elde etme, devlet modeline uygun bir paralel örgütlenme ile gizlice başta siyaset, mülkiye, adliye, maliye, askeriye ve emniyet olmak üzere devletin tüm kılcal damarlarına sızma, yurt, okul, dershane ve ışık evlerinde, beyin yıkama metotları ile sorgulamayan, düşünmeyen, mutlak itaati esas alan yapıya bağlı insan tipi yetiştirme, dinler arası diyalog çerçevesinde, semavi dinlerin temsilcileri ile görüşerek, kendisini İslam adına muhatap göstermeye çalışma, Devlet dışında kendisine bağlı bir ekonomik sistem kurma, şirket birlikleri ve konfederasyonlar kurarak zenginler kulübü oluşturma böylelikle ulusal ve uluslararası ticarette söz sahibi olma, Konu, ÖSYS vb. sınavlarda soruları hukuka aykırı yollarla ele geçirip, kendi mensuplarının sınavlarda başarılı olarak kamu kurumlarına ve etkin okullara girmesini sağlamanın yanında, ürettiği sahte belge ve delillerle, örgüt mensubu olmayan kişiler hakkında adli ve idari soruşturmaların açılmasını sağlayarak devlet kadrolarında tasfiye etme ve bu kadrolara kendi örgüt elemanlarını yetiştirme yöntemlerini amacına ulaşmak için kullandığı anlaşılmaktadır" denildi.
“Türkiye’deki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım, erken sayılır.”
İddianamede, şu ifadelere yerv erildi: “Adliye, mülkiye veya başka hayati hayati bir müessesede bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti öyle ferdi mevcudiyetler şeklinde ele alınıp değerlendirilmemelidir. Yani bunlar gelecek adına bizim o ünitelerde garantimizdir. Bir ölçüde onlar bizim varlığımızın teminatıdır.”
“Arkadaşlarımız o sahada kabiliyetlerini geliştirmeli, müktesebatlarını geliştirmeli esas ve zannediyorum iki yanlı olmaları itibariyle de sergileyecekleri performansta da daima takdir toplayacaklardır. Yani bu bizim cepheyi öğrenmeleri lazım arkadaşların. Yani bizim hukuk sistemimizi didik didik etmelidirler, biz bir taraftan çalışıp onların istifade edecekleri şekle getirmeliyiz, onu öyle formüle etmeliyiz".
“Allah’ın Resulü kuvvet dengesinin olmadığı bir yerde ortaya atılmasının hezimet ve mağlubiyetle neticeleneceğini herkesten iyi değerlendirdi ve bu sebeple de stratejisini hep temkin ve tedbirle örgütledi. Denge gözetilmediğinde hezimet ve mağlubiyetin kaçınılmaz olduğu şartlarda kahramanlık gösterisi ihanettir.”
“Yani siz hakim değilsiniz başka kuvvetler var. Bu ülkede değişik kuvvetleri hesap edecek dengeli, dikkatli, tedbirli, temkinli yürümekte yarar varki geriye adım atmayalım… yani her şey bir oyundur. Kungfu gibi oyun, tekvando gibi bir oyun, judo gibi bir oyun her zaman insan hasmını yenmesi öyle yumruk vurup yere sermesi gibi bir şey değildir, Bazen hasımdan kaçmak, bile çok önemli bir manevra (kesinti var) çok iyi bilecek, çok iyi planlayacak ona göre yürüyeceksiniz. Kuvvet dengesi, olmadığı bir yerde kuvvete başvurmayacaksınız, teknik, taktik, yerine sizin kalbiniz önemlidir”.
Örgütün ’lider merkezli’ bir yapıya sahip oludğu belirtilen iddianamede, "FETÖ/PDY örgütlenmesi; gizlilik, hiyerarşik yapılanması, pelür kağıtları ile haberleşme, özgeçmiş raporu verme (CV) ve kod adı kullanma gibi özellikleri ile yasadışı terörist örgütlenmelerin taktiklerini kullanmaktadır. FETÖ/PDY’ de Fethullah Gülen’in verdiği kararı sorgulama anlamına gelecek her düşünce, eylem veya tavır kuvvetli ezilmekte, liderin ve ona bağlı diğer yöneticilerin tüm talimatları, aklın da ötesinde bir kutsiyet kazandırılarak uygulanmaktadır. Fethullah Gülen başta olmak üzere örgüt yöneticileri, halka hitap ederken büyük bir tevazu sergilerken, örgüt içerisinde mutlak bir otorite ile hareket etmekte olup, örgüt içerisinde ödül ve ceza sistemi uygulanmaktadır. Örgüt mensuplarının evlilikleri dahi bağlı bulundukları imamların izin talimatları doğrultusunda gerçekleşmektedir. Evlilik kararı veren örgüt mensubu bu durumu kendisinden sorumlu imama iletmekte, müstakbel eşini yine örgüte bağlı olan bayanların resimlerinin bulunduğu bir katalogdan seçmektedir. Örgüt mensuplarının iş ve özel hayatlarındaki bütün kararlarını örgütün tasarrufuna bırakmış olmalarının altında yatan sebeplerden en önemlisi, bağlı oldukları imamların ve Fetullah Gülen’in hata yapmayacağına inanmış olmalarıdır. Ayrıca örgüt mensuplarının tamamına belli görev ve sorumluluklar verilerek bağlılıkları perçinlenmektedir. Dini unsurları temel alarak hareket ettiğini iddia eden FETÖ/PDY’nin, dini değerleri zamana ve şartlara göre kendi idealleri doğrultusunda yorumlaması, ülkesi ve devleti ile barışık olmak yerine devleti kendisine hasım olarak görmesi, açık ve şeffaf olmak yerine bir istihbarat örgütü gibi “kod isimler, özel haberleşme kanalları, kaynağı bilinmeyen paralar” kullanması, yönetim kadrosunun faaliyetleri yurt dışında idare etmesi ve hasımların saf dışı etmek için her türlü baskı, şantaj ve yasadışı yöntemi kullanması, çeşitli yabancı misyon temsilcileriyle mahiyeti bilinmeyen görüşmelerde bulunması, söz konusu yapının casusluk faaliyetlerini de kapsayan organize olmuş bir örgüt olduğunu ortaya koyan unsurlardır" denildi.
"Örgütün hiyerarşik yapısı"
İddianamede, örgütün yapısı şöyle belirtildi:
"1. İstişare Grubu
2. Dünya imamı
3. Coğrafi bölge imamı
4. Ülke imamı
5. Bölge imamı
6. İl imamı
7. İlçe imamı
8. Semt imamı
9. Mahalle imamı
10. Ev imamı (Işık evleri)
11. Ser rehberler
12. Belletmenler
13. Öğrenciler ve örgüt mensupları (şakirt ve şakirdeler)"
İddianamede, örgüt mensuplarının uyması gereken prensipler de şöyle sıralandı:
"1. Finansman kaynaklarının tekele verilmesi, şahsi tasarruflar yapılmaması,
2. Finansman kaynaklarının derneğe verilmesi
3. Lüksten kaçınmak, israf yapmamak
4. Dershanelere nezaret eden arkadaşlar, evde kalanlara her türlü adap ve edep kaidelerini öğretecek
5. Şahsi işlerimizi dahi görüşüp kararın varıldığı istikamette işleri yapmak
6. Dahilde ve hariçte kim vazifelendirilirse ‘o vazifeye, o gidecek’, ‘başkası o işe karışmayacak’
7. Herkesin nereye, ne zaman gideceği bir sisteme bağlı olarak yürütülecek (dışarıya gitmeler, içteki ziyaretler)
8. Kusurlarını birbirine hatırlatmak için kardeş edinme
9. Bu kadroyu etrafa empoze etme, kuvvet kazandırma, çok kuvvetli gösterme (içte ve dışta olacak)
10. Arkadaşların birbirlerini kabul ettirmesi ve ittifak ettikleri o mevzuda aynı şeyleri söylemesi
11. On beş günde bir, bir araya gelip arıza ve pürüzlere bakılması (Pazar günü ikindi-akşam arası)
12. Bilimum dışarıya giden arkadaşların tenkidinin ’15 günlük’ toplantıda görüşülmesi
13. Acil durumlarda o mevzu ile alakalı olan arkadaş, toplantı gününü beklemeksizin Hocaefendi’ye duyurabilir
14. ‘Şeriat’ fikrinin müdafii olma, ‘Risale-i Nur’ ve Üstadı Şeriat’a muvafık şekliyle arz etme, Tespihat ve Evrad-ı Eskar’a ehemmiyet verme, bunların büyüklüğünü anlatma
15. Karara bağlanan birşeyin hiçbir zaman aleyhinde bulunmama (ima ihsas’ yoluyla dahi olsa); aksine fikir olursa ‘hakkı-ı hayat tanımama’
16. Her arkadaşın resmi, gayri resmi bir işinin olmasına ihtimam
17. İstişareden sonra fikir beyan etmeme, alınan kararları infaz etme ve istişareyi kimlerle yapacağını bilme (Ashab-ı Rey)
18. Kendi kardeşlerimize hakta öncelik tanıma, bir kardeşin aleyhinde söylenecek söz vs.de onu müdafaa ve söyleyeni de ‘toplu olarak istintaka tutma’, şiddetle bu iftirayı reddetme".
İddianamede, örgüt eğitim kadrosunun nitelik ve nicelik açısından yeterli düzeye ulaşmasının ardından kendisine bağlı öğrencileri çağın gereksinimleri doğrultusunda yönlendirmiş ve geleceğin elitlerini yetiştirmeye başladığına dikkat çekilerek, "Eğitim gönüllü diğer kuruluşların ve dini referanslı yapıların aksine FETÖ/PDY, ihtiyaç sahibi olan öğrencileri değil, zeki ve başarılı öğrencileri hedef almış, hatta bu öğrencilere IQ testleri yaptırmıştır. Böylelikle örgütün devleti ele geçirme amacına ulaşmasına katkı sağlayacak kadrolaşma faaliyetlerini önü açılmıştır. Sonuç olarak; Fethullah Gülen’in 1970’lerin sonunda başlattığı uzun vadeli projenin ilk halkasını eğitim oluştururken, tedrisattan geçenler başta Emniyet, Yargı, TSK ve Mülkiye olmak üzere, devletin önemli kademelerine yerleştirilmiş, bir kısmı ise ‘işadamı’ olmaya aday gösterilmiştir. Örgüt bir yandan eğitimle kadro yetiştirip, bir yandan da diğer alanlarda etkinliğini artırmıştır. Örgütün özellikle, TSK, Emniyet, Yargı, MİT, Mülkiye ve bürokrasideki örgütlenmesi ile yasadışı faaliyetleri, muhtelif tarihlerde resmi kurumlar ve istihbarat birimlerince hazırlanan çeşitli raporlarla devlet arşivlerine girmiştir. Fethullah Gülen ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis etmiş; bu nedenle, mevcut sistemi yıkmak yerine, devletin tüm kurumlarını ele geçirmeyi hedeflemiştir. FETÖ/PDY, yurt içinde ve yurt dışında çok miktarda vakıf, dernek, özel okul, şirket, dershane, öğrenci yurdu, yayın organı, gazete, TV istasyonu, faizsiz finans kurumu, sigorta şirketi ve radyo istasyonunu denetim altında bulundurarak; amacına uygun planlı, programlı ve gizli olarak faaliyetlerini yürütmüştür.
FETÖ/PDY’nin, diğer devlet kurumları gibi polis teşkilatı içinde de örgütlendiği, öteden beri kamuoyu tarafından bilinmektedir. Örgütün ulaşmak istediği nihai hedefler göz önünde bulundurulduğunda, bu son derece anlaşılabilir bir durumdur. Zira Emniyet Genel Müdürlüğü; adli, idari ve istihbari kolluk görevi ifa eden ve aynı zamanda güç kullanma yetkisine sahip olan bir devlet kurumudur" denildi.
“Örgütün haberleşmede kullandığı yöntemler”
İddianamede, faaliyet alanlarının çeşitliliğine paralel olarak örgütün haberleşme yöntemlerine de dikkat çekildi. İddianamede, "En önemli haberleşme aracı GSM hatlarıdır. Bu hatlar, genel olarak başkası adına kayıtlı ya da örgüt kontrolündeki kurum/kuruluş adına kayıtlı olan, abone bilgilerinden gerçek kullanıcısına ulaşılamayan hatlardır. Yaklaşık 3 ayda bir yeni bir GSM hattı temin edilmekte ve eski hatla birlikte telefon cihazı da değiştirilmektedir. Örgüt mensuplarının kendi adlarına olmayan GSM hatları temin edip bunları belirli aralıklarla cihazlarıyla birlikte değiştirmeleri dahi, legal olduğunu iddia ettikleri faaliyetlerinin illegal olduğunu ve bunları gizlemeye çalıştıklarını ortaya koymak açısından önemli bir veridir. Anlık mesajlaşma uygulamalarından olan Skype, Whatsapp, Tango, Line, Gmail, ByLock (Turqoise), TelegramX ve Eagle İM gibi uygulamaların FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarınca faaliyetlerinin deşifresinin önlenmesi amacıyla bu uygulamalara ait ikon resimlerinin kullanılarak içlerine kurulan başka mesajlaşma uygulamaları vasıtasıyla mesajlaştıkları, uygulamalar kullanılmak istendiğinde bir şifre ara yüzü ile karşılaşıldığı, bu uygulamalar içerisindeki yazışmalara şifre girilmek suretiyle ulaşıldığı tespit edilmiştir. FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarının daha önce ByLock (Turqoise) uygulaması üzerinden şifreli olarak mesajlaştıkları, bunun deşifre olmasından sonra uygulamayı terk ederek farklı uygulamalar üzerinden iletişim kurdukları görülmüştür. Eagle İM isimli program ise halen Google Play Store'da yer aldığı ve programın İOS Sürümü (İphone, İpad vs.) bulunmadığı 50.000 - 100.000 arası indirme sayısının olduğu anlaşılmış, detaylı olarak incelendiğinde programın gizlenme amaçlı simge ve adının değiştirilebildiği, Gmail, Tango, Asphalt 8 gibi popüler uygulamalar ve oyunlar şeklide cihazda gözükebildiği, programın üç gün sonunda barındırdığı verileri sildiği, ByLock (Turqoise) ve Eagle İM isimli her iki programında sohbet amaçlı yaygın olarak kullanılan programlardan olmadığı, ByLock ve Eagle İM gibi programların, kullanıcı tarafından programa şifreyle giriş yapıldığında kullanıcıya ait hiçbir bilgiyi kullanmaksızın kodlar atayarak iletişim sağlama, verileri üç katmanlı şifreleme ve veriyi sadece üç gün süreyle cihazda tutma gibi sunduğu güvenlik niteliklerinden dolayı tercih edildiği tespit edilmiştir. Türkiye’de Almanya, ABD ya da başka bir ülkeye kayıtlı GSM hatlarının kullanılması, örgütün üst düzey abilerinin kullandığı yöntemlerdendir. Abone bilgilerinin sadece hangi ülkeye ait olduğunun görülebilmesi nedeniyle zaman zaman tercih edilebilmektedir. Kiralık hatlar vasıtasıyla kriptolu IP telefon kullanılması, özellikle yurt dışında ki okullarla irtibatta kullanılan yöntemlerdendir. Canlı kurye kullanılması, en sağlıklı haberleşme yöntemlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Talimat almak ve faaliyetler hakkında bilgi vermek amacıyla doğrudan ABD/Pensilvanya’ya gidilerek örgüt lideri Fethullah Gülen ile yüz yüze görüşülmekte ve talimatlar bizzat alınmaktadır. Fethullah Gülen’in, “çok önemli hususların yüz yüze görüşülmesi” yönünde talimatlarının olduğuna dair bilgiler mevcuttur. Örgüt mensupları, tedbir olarak haberleşme araçlarını değiştirdikleri gibi isim zikretmekten imtina etmekte, “abi” ya da “hocam” şeklinde genel ifadeler kullanılmaya özen gösterilmekte, il ve ilçe imamları ise genel olarak “Kod” isim kullanmaktadırlar. Örgütsel görüşmeler sırasında ‘hizmet, şakirt, Fetullah Gülen, cemaat’ gibi kelimelerin telefonda zikredilmemesine özen gösterilmekte, buluşma yeri söyleneceği zaman şifreli ifadeler kullanılmasına önem verilmektedir. Örgüt toplantılarında verilen talimatlar ufak kağıtlara yazılmakta hatta bunların lüzumu dahilinde yok edilebilmesi için yenilebilir özellikte olması sağlanmaktadır. Eğitim Alanı: Dershaneler, PDY Evleri (Işık Evleri) ve Öğrenci Yurtları Örgütün önemli bir ayağını 'öğrenciler' oluşturmaktadır. Bu öğrenciler, toplumun çeşitli kesimlerinden özellikle de kırsal bölgelerden şehirlere gelen fakir aile çocuklarından oluşmaktadır. Örgütün, okul ve dershanelere yönelmesinin temel amacı PDY’ye öncülük edebilecek ve zamanla kadrolarında yer alabilecek zeki kişileri yetiştirmektir. Örgüt evleri, yurtları ya da dershanelerinden yetişerek kendilerine değişik görev, sorumluluk ve misyon yüklenmiş kişilerin kamuoyuna yansımış açıklamalarından sistemin işleyişine ilişkin aşağıdaki bazı tespitleri yapmak mümkündür:
(1) Örgütle ilk karşılaşmalar genellikle dershanelerde ya da benzeri eğitim kurumlarında olmaktadır.
(2) Temas sağlanan öğrenciler, abilerin sorumlu oldukları evlere dağıtılmaktadır.
(3) Öğrenciler belirli bir okula yerleştirilmek isteniyorsa, sınavlara birkaç ay kala gruplar
halinde farklı yurtlara çıkarılmaktadır. Bu gruplar, daha sonra daha küçük gruplara ayrılmaktadır.
(4) Her öğrenciye “kod” adı verilmektedir. “Paralel Devlet” dediğimiz yapılanma içerisinde,
aslında bölgesinden birimlerine kadar herkes “kod isim” kullanmıştır.
(5) Mülki idare, Emniyet, TSK ve Yargı gibi stratejik kurumlar için hazırlanacak öğrenciler. Daha özel şartlarda seçilip, özel şartlarda hazırlanmaktadır. Bunlar özellikle “dörder kişilik gruplar” halinde hazırlanmakta ve bunların mümkün olduğunca diğerleriyle teması sınırlanmaktadır. Bunlara “hücre tipi” yapılanma modeli uygulanmakta; Askeri okullara, Polis Akademisi ve Polis Kolejine”ne sokulacak öğrenciler,kesinlikle kendi dershanelerine gerçek isimleri ile kayıt edilmemektedir. Bu öğrencilere sınav soruları sınavlardan önce verilir. Buna örgüt jargonunda “Fetih okutmak” denir. “Fetih okutmak”, “sınavda çıkacak soruların öğrencilere okutulup ezberletilmesi” demektir. (6) Özellikle Hukuk Fakültelerinde okuyan öğrencilere top sakal bıraktırılıp, küpe taktırarak, girecekleri ortamda kimliklerini gizlemeleri için “stil çalışması” yaptırdıkları bilinmektedir. (7) Dershaneler, örgütün adeta vesayet araçlarıdır. Çocukların ve ailelerin bilgilerinin depolandığı bir veri tabanıdır. Bu yapının, her ilde en az bir okulu olmakla birlikte, aileler çocuklarının etkilenmesini istemediği için pek fazla göndermemektedirler. Fakat dershaneler için bu ihtimal daha az olduğundan, dershanelerine daha fazla öğrenci gitmekte ve aileleri de bu yapının içine çekebilmektedir. Dolayısıyla konunun sadece eğitim olmadığı, PDY’nin; dershanelerden üzerinden çocuklara, ailelere, l ve ilçelere, köylere ulaştığı ve kontrol ettiği anlaşılmaktadır. Bu bağı kopartacak şekilde, dershanelere gerek kalmayan bir sistem getirildiğinde PDY’ye ya da benzeri bir
yapıya ihtiyaç kalmayacaktır. (8) PDY “abilik” ve “ablalık” müessesesiyle çocukları adeta ailelerinden daha iyi tanır hale gelmekte, gelişimini takip etmekte ve bu çocuklar bahanesiyle ailelerin evlerine gelip bilgi toplayıp, not etmektedir. Ailenin dini, siyasi, ekonomik, demografik, eğitim, kültürel, etnik vb. durumu o defterlerde kayıtlı olup, adeta aileler fişlenmektedir. Bu şekilde Fethullah Gülen örgütünün elinde, “geniş bir demografik arşivin olduğu” bilinmektedir. Sonuçta “eğitim alanı”, örgüt için adeta bir “ara yüz” konumundadır. Zira “eğitim alanı”, örgüt açısından üç temel fonksiyon görmektedir. Her şeyden önce; insan kaynağı sağlamakta, ikinci olarak ekonomik kaynak temin etmekte ve üçüncü olarak ise, belki her şeyin ötesinde, hareketin meşru gibi görünmesini sağlamaktadır. Üçüncü fonksiyon diğer ikisinden daha önemlidir çünkü eğitim faaliyetleri, diğer gayri meşru faaliyetleri kamufle etmektedir" denildi.
İddianamede, Fetullah Gülen'in "birinci" şüpheli olduğu ve diğer zanlılar hakkında, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olma, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlamaları yer aldı.