Uluslararası Kayak Yapan Gazeteciler, Erzurum'da düzenlenen panele katıldı. 36 ülkeden 200 gazetecinin katıldığı konferans, Atatürk Üniversitesi Kültür ve Gösteri Merkezi'nde gerçekleştirildi.
Atatürk Üniversitesi Rektörü Hikmet Koçak, Rektör yardımcısı, öğretim üyeleri, öğrenciler ve gazetecilerin katılmış olduğu konferansın açılış konuşmasını Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Barçın Yinanç yaptı.
BİLİCİ TÜRKİYE’NİN 21.YY VİZYONUNU ANLATTI
Yinanç'ın konuşmasının ardından sözalan Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü Abdülhamit Bilici, Türkiye'nin dış politikasıyla ilgili bilgiler verdi. Bilici, Türkiye'nin önemli bir ekonomik aktör olduğunu belirterek, "Dünyada 16. büyük ekonomi. Dış politik yapısını dış ilişkilerde kendisi oluşturabiliyor.Avrupa sermayesine eskisi kadar ihtiyaç duymuyor. Türkiye yıllar boyunca korku içinde yaşadı. İslam kartı, Osmanlı meselesi, Kürt sorunu vs. Türkiye'nin son 10 yılda komşuları arttı. Demokratikleşmesi ve anormalleşmesinden dolayı oldu bunlar. Etkiler görünmeden tepkiler anlaşılmaz. Şu anda da Suriye en iyi komşularımızdan biriyken en kötü komşumuz haline geldi. Ama bunlar değişebilir. Çünkü koşullar değişiyor. Sosyo ekonomik tutumlar göz önünde bulundurulmalı" dedi.
AYDIN’IN SUNUMU
Yrd. Doç. Dr. Gülşen Aydın da, yaptığı konuşmada, "Türkiye soğuk savaştan önce bölgesinde bağımsız hareket eden bir aktör değildi. Türkiye soğuk savaşın sona ermesiyle kendini birtakım ülkelere sosyal, toplumsal, geleneksel anlamda yakın buldu ve yakın ilişkiler kurdu. Buradaki konumu değerli bir hal aldı. Türkiye Ortadoğu'da yükselen yıldız haline gelmiştir. Türkiye gittikçe daha çok kendini kanıtlıyor. Olumsuz imajı yıkılıyor" dedi.
Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Savaş Eğilmez ise Türkiye'nin Ortadoğu'daki politikasına değindi. Ortadoğu'nun çatışmaların yaşandığı bir bölge olduğuna dikket çeken Eğilmez, "Üç unsur bölgeye hakim olmuş. Birincisi büyük İskender, ikincisi Roma ve üçüncüsü Türkler olmuştur. 14. yüzyılda Arap bölgesi neredeyse Türk bölgesi haline gelmiştir. Doğal kaynakları, stratejik konumu sonu gelmeyen mücadelelere neden olmuştur. Bugüne geldiğimizde Ortadoğu bölgesinde yeni bir yapılanmanın olduğunuhepimiz görüyoruz. Serbest ticaret alanı oluşturmak için, bölgeyi asayiş bakımından güvenli hale getirmek için, rejimlerin dağılması için Türkiye bölgedeki ülkelerde demokratikliğin benimsenmesi için elinden geleni yapmalıdır. Bölgeye tarihi yapısıyla model olmalıdır. Çatışmanın sen ermesi için demokrasinin bütün aktörlerini ön plana çıkarmalıdır. Türkiye bunu yapmak zorundadır çünkü çok derin bir geçmişi vardır. Bölgeyi tanıyan ve tanınan bir ülkedir. Bu nedenle tarihi geçmişiyle bu bölgede etkin
olmamalıdır" şeklinde konuştu.
Son konuşmayı yapan Youssef Mouhyi de Arap baharı ve Fas hakkında bilgi verdi. Faslı olan Mouhyi konuyla ilgili şunları söyledi: "Arap baharı yeni bir rüzgar. Yakından takip ettim, ülkem Fas'ta yaşadım. Birçok ülke demokrasi konusunda eksikti. Fırsat eşitsizliği vardı. Araplarda mutabakat sağlamak için mutabakattır deniliyor. 17 Aralık'ta sosyal paylaşım sitesiyle gençler kendilerini gösterdiler. Faslı gençler seslerini duyurmaya karar verdiler. Libya olayından sonra bu durumlar patlak verdi. Halk
değişim istiyordu. Üzerinde durmak istediğim nokta şu, her ülke başında olan kişinin akli yapısına göre şekillenir. Temmuz'da kabul edilen yasayla son derece geniş yetkilere sahip olarak ilk Başbakanımızı seçmiş olduk. Bölgemizde yenilik arayışlarına geçildi. Pazarlarımızı gelen yatırımlara açtık. Demokratik bölge olmak için ağır bedel öderken bölgesel yapılanmamızda etkili olduğunu söylemek mümkün".
Konuşmanın ardından gazeteciler 4 paneliste sorular yöneltti. Daha sonra kürsüye gelen Atatürk Üniversitesi Rektörü Hikmet Koçak, gazetecilik mesleğini ve bu mesleğin zorluklarını anlattı.