Bakan Çelik, Bursa'da gazetecilere yaptığı açıklamada, Kurban Bayramı tatilinden önce kıdem tazminatı konusuyla ilgili işçi ve işveren kesimiyle bir araya gelerek değerlendirmelerde bulunduklarını kaydetti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatı doğrultusunda konuyla ilgili uzlaşma arama durumunda bulunduklarını ve bu doğrultuda da uzlaşma sağlamaları gerektiğini anlatan Çelik, "Çünkü bu, ne işveren ne de işçi için sürdürülebilir olma noktasında değil artık. O kadar sıkıntılı bir noktaya gelmiştir tazminat konusu da taşeron konusu da uzlaşı arıyoruz. Zamanımız çok fazla değil. Ekim ayı doldu. Uzlaşı olursa toparlayıp kasım ayında Sayın Başbakanımıza arz edip oradan meclise sevk etme noktasındayız. Eğer uzlaşı olmaz ise tabii bir başka bahara kalmak durumundadır" diye konuştu.
Çelik, bu işin keskin tarafları bulunduğunu, kendilerinin işin çözümü noktasında inisiyatif aldıklarını ve tarafları yakınlaştırmaya çalıştıklarını dile getirerek, o bilincin de oluşmaya başladığını anlattı.
"Burada kıdem tazminatıyla ilgili kesinlikle bir mağduriyet söz konusu değil" diyen Çelik, şöyle devam etti:
"Burada açıkça ilan ediyorum; kıdem tazminatını şu anda hak edenlerin, ne geçmiş ne de geleceğe dönük bir hak mahrumiyetinden yana bir karar alma peşinde değiliz. Biz diyoruz ki; bu kıdem tazminatı sistemi yürümüyor. Sen tazminat sisteminin içindesin şu an, devam et. Emekli oluncaya kadar o vatandaşla işimiz yok ama sistemi yeniden kurgulamamız gerekiyor. Çünkü işveren iflas ediyor. Karşınıza bin tane işçi geliyor diyor ki 'benim emekliliğime 1 ay kaldı. 1 ay sonra emekli olacaktım fakat tazminatımı alamıyorum çünkü işyerim iflas etti.' Şimdi ne yapacaksınız? Bu vatandaşa nasıl çözüm bulacaksınız? Bu vatandaş 30 yıllık emeğinin karşılığını alamıyor. Bu açıdan sürdürülebilir değil. İkincisi, 'belli bir süre çalıştıktan sonra çalışanlar tazminata yöneldikleri zaman benim sermayem bunu karşılamaya yeterli değil' diyen işverenler var. Çünkü bizim işletmelerimizin çoğu KOBİ düzeyinde. Ancak kurumsallaşmış firmalar ve kamuda kıdem tazminatı sorunu yaşanmıyor ama yüzde 80-90'ında kıdem tazminatı sorunu yaşanıyor. Çalışma bakanlığı olarak bunu görmemezlikten gelmemiz olabilir mi? Onun için bu inatlaşma konusu, bu bir hak kaybı falan da değil. Bu yeniden kurgulanması gereken, yeniden düzenlenmesi gereken bir alandır ve biz bunun şeffaf bir şekilde düzenlenmesinden yanayız. Milyonları ilgilendiren bir konuda keyfi bir düzenleme olabilir mi? Onun için diyaloglarımız devam ediyor."
Mesleki eğitim
Bakan Çelik, 11 yıllık iktidarları döneminde Türkiye'de 1 milyon 100 bin kişinin mesleki eğitimden geçtiğini, bunlardan 110 bininin işbaşı eğitiminde eğitim gördüklerini anımsattı. Mesleki eğitim kursuna giden vatandaşlardan yüzde 30'una istihdam sağlandığını dile getiren Çelik, şunları söyledi:
"Yani 900 binin yüzde 30'u. Şimdi işbaşı eğitimine gönderdiklerimiz ise onların yüzde 60'ının istihdam edildiğini gördük. Dolayısıyla 11 yılda 110 bin kişi işbaşı eğitimine gitmiş iken biz yalnız 2013 yılında 150 bin kişiyi işbaşı eğitimine yönlendirdik ve bunun da büyük ihtimal yüzde 60'ı istihdam edilecek. İşbaşı eğitiminde bir çırağı gönderiyorsun ustanın yanında işyerinde işi ve mesleği öğreniyor. Bu hem işyerine hem de işe adaptasyon açısından son derece önemli. 11 yılda 110 bin kişiyi işbaşına yönlendirmişken bu istihdam oranının yüksek oluşundan dolayı şimdi biz 150 bini 2013'te yönlendirdik, 2014'te bu sayıyı daha da artırarak işbaşı eğitimini daha da güçlü hale getirmiş olacağız inşallah."
"İnsanları mesleki eğitimle buluşturuyoruz"
"Son yıllardaki istihdam rakamları çalışma bakanı olarak sizi memnun ediyor mu?" sorusuna Çelik, şu yanıtı verdi:
"İstihdam alanında tabii ki ciddi gelişmeler var. Son 4 yılda 4 milyonun üzerinde istihdam gerçekleştirdik. Topyekun bir mücadele içindeyiz. Bir taraftan insanları mesleki eğitimle, meslekle buluşturuyoruz. Bunu yaparken ayrıca kayıtdışıyla mücadele konusunda bir savaşımız var adeta. 2008 yılında istihdamda kayıtdışılık oranı yüzde 43. Yüzde 43 kayıtdışı söz konusu iken 2013 'te hazirandan hazirana bakacak olursak şimdi bu rakam yüzde 37. Yani 6 puanlık bir düşme var. Sosyal güvenlik reformu ile de paralel hale getirebiliriz biz bunu. Yüzde 43'ten yüzde 37'ye kayıtdışılık gerilemiş bulunuyor. 5 yıl içinde 1.5 milyon kişi kayıt dışından kayıt altına alındı. 96 bin de kayıt altına alınan işyeri oldu. Dolayısyla kayıtdışıyla mücadele de ediyoruz. Bundan dolayı da istihdamda ciddi bir şekilde artışlar söz konusu. Şu anda toplam Sosyal Güvenlik Kurumu'na pirim ödeyen 18.5 milyon vatandaşımız bulunmaktadır. Kamu, özel. Bu rakam yakın geçmişte 15 milyondu. 18.5 milyona geldik. Yeterli mi? Yeterli değil. Çünkü halen bizim aktif-pasif oranımız 1.9'larda. Bunun hızlı bir şekilde önce 2'ye sonra 3'e, yani 3 çalışana bir emekli hedefimiz bu. 3 çalışana bir emekli noktasında sistemimizi getirmek durumundayız."
"Çalışma hayatının önünde ciddi sorunlar var"
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Faruk Çelik, "Çalışma hayatında şu an en büyük sorun nedir?" sorusunu ise şöyle cevapladı:
"Çalışma hayatının önünde ciddi sorunlar var. Çünkü çalışma hayatı dinamik bir hayat. Yani siz 'çalışma hayatına bugün bir düzenleme yaptık, dolayısıyla artık sorun kalmadı' gibi bir yaklaşım içinde olamazsınız. Teknoloji, şartlar değişiyor. Dolayısıyla çalışma hayatında da sürekli değişimlere ihtiyaç var. İşte bu çerçevede dikkat ederseniz en çok ikincil mevzuat ve yasaların değişiminin olduğu bakanlıklardan bir tanesi de çalışma bakanlığıdır. Birçok alanda endüstriyel ilişkilerimizi düzenleyen yasal düzenlemeler gerçekleştirdik ama önümüzde çalışma hayatıyla ilgili şu anda en önemli konu taşeron dediğimiz alt işveren işçilerinin durumlarıdır. Aynı zamanda alt işverenlerin kendilerinin sorunlarıdır. Hem alt işverenler hem alt işveren işçileri hem onların tazminatla karşılaştıkları kıdem tazminatıyla ilgili yaşadıkları sorunlardır. Bu alanlardaki tüm konu başlıkları sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır artık. Onun için şu anda çok yoğun bir çalışma alanlarımızdan en önemli sorunlardan bir tanesi alt işveren ve ona bağlı diğer konuların çözümü noktasıdır."