Muş Alparslan Üniversitesi’nde (MŞÜ), ‘Medrese Geleneği ve Modernleşme Sürecinde Medreseler’ adlı uluslararası sempozyum başladı.
Rektörlük konferans salonunda düzenlenen toplantıya, Muş Valisi Ali Çınar, Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Kaya, MŞÜ Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç, kamu kurum amirleri, ABD, Almanya, İngiltere, Mısır, Sudan, Suudi Arabistan, Ürdün, Irak, Azerbaycan, Özbekistan, Türkmenistan, Pakistan, Malezya’dan ve yurt içinden çok sayıda akademisyen, kanaat önderi, medrese müderrisi ve din görevlisi katıldı.
İNANÇ’IN SUNUMU
Kuran-ı Kerim okunmasıyla başlayan sempozyumda bir konuşma yapan Rektör Prof. Dr. Nihat İnanç, Muş’un medrese kenti olan bir il olduğunu söyledi. Üniversite olarak geçmişle bugünü ve geleceği bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlamayı hedefleyerek yolculuklarına başladıklarını ifade eden Nihat İnanç; “Kendi içinde sıkıntıları olan bir konuyu tartışıyoruz. Geçmişimize baktığımızda ülkemizle ilgili sıkıntıların yaşandığı bir dönemi tartışıyoruz. Aslında bir tarafında bir medreseler, bir tarafından ilahiyatlar. Madalyonun hangi yüzünden bakarsanız bakın artılarıyla, eksileriyle tartışıldığı bir alan. Biz bu iki önemli kurumun buluşma noktasının, o köprünün gerçekleşebileceği yer arıyoruz. Biz medrese geleneğimizden, onların birikimlerinden, ilahiyat fakülteleri olarak faydalanabileceğimiz gibi, ilahiyat fakültelerinden de medreselerin faydalanabileceğine inanıyoruz. Bu açıdan bu sempozyum bizim için son derece önemli. Maalesef geçmişe baktığımızda ülkemizde kopma noktaları yaşanan hususlar var. Biz üniversite olarak akademik çalışmalarımızın yanı sıra, kedimizi kopma noktalarının yaşandığı bu hususlarda sorumlu hissediyoruz. Kimi zaman kopma noktaları halk ile devlet arasında yaşanırken, kimi zaman kopma noktaları bizatihi halkın içinde yaşanmış ve yaşatılmış bulunmaktadır. Üniversite olarak bu alanda bir boşluğu doldurmaya, kendi mütevazı kadromuzla katkı sağlamaya çalışıyoruz” dedi.
TOPLUMUN ÖZ DEĞERLERİ
Toplumun kendi öz değerleriyle, kendi kitabıyla, kendi Allah’ıyla buluşması gerektiğine inandıklarını vurgulayan İnanç şöyle konuştu;
“Din ile toplumun kopma noktalarını, hiçbir komplekse kapılmadan, hiçbir sıkıntı duymadan bu konulara el atma sorumluluğumuzu hissettiğimizi ifade etmek istiyorum. Bugün toplumun kendi köklerinden kopmasıyla, kendi değerlerinden uzaklaşmasıyla birçok sorunu yaşıyoruz ve yaşamaya devam ediyoruz. Eğer insanımızda Allah korkusu olmuş olsaydı, Kuran-ı Kerim korkusu olmuş olsaydı basit bir hayvanı bile katletmekten korkarken, binlerce, on binlerce insanı katletmeye cesaretini gösterebilir miydi? Bu nedenle kimse ne derse desin, toplumun kendi öz değerleriyle, kendi kitabıyla, kendi Allah’ıyla buluşması gerektiğine inanıyoruz ve bunun mutlaka tartışılması gerektiğine inanıyoruz.”
HACIMÜFTÜOĞLU’NUN SUNUMU
İnanç’ın konuşmasının ardından birinci oturuma geçildi. ‘Medreselerin Dünü ve Bugünü’ konulu panele başkanlık eden Erzincan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu, 1933’te üniversite reformu yapıldığı zaman bir gün önce müderris adını taşıyanların, ertesi gün profesör olduğunu söyledi. Aynı reformla birlikte bir gün önce medrese veya Darülfünun adını taşıyan kurumların da üniversite adını aldığını ifade eden Nasrullah Hacımüftüoğlu şöyle konuştu;
“Değişen bir şey yoktu, fakat eskiyi unutturmak veya bizim kültür kökümüzü tamamen kazımak için o ismin asla kullanılmaması talep edilmiştir ve maalesef yakın tarihe kadar bu gelmiştir. Şu anda öyle bir gün yaşıyoruz ki, biz artık medreseyle başlayan ve günün şartları ne getirirse getirsin, hiç önem vermeden, aynı yolda devam eden eksiklikleri tespit etmek suretiyle geliştirerek yolumuza devam edeceğiz. Medrese olarak başladı, üniversite olarak devam eder. Yarın başka bir isim de olabilir ama şuna hepimiz kanaat getirelim, Bağdat Nizamiye Medreseleriyle bir dünya üniversiteler modeli gösteren İslam eğitim kurumları, Endülüs Emevi Devleti’nin, bütün dünyaya örnek muhallet müesseseleri oradan yetişen meşhur müellifler ve eserleri İstanbul’un fethiyle Anadolu’nun muhtelif illerine kurulan müesseseler ve bütün yeryüzünde serpilmiş bulunan tüm medreseler aslında üniversite eğitimi veren kurumlardı. Modellerine baktığımız zaman bu medreselerin göbeğinde cami vardır. İstanbul Fatih Medreseleri’nde göbekte cami, etrafta fakülteler, eğitimine devam etmektedir. Hiçbir medrese yok ki tarihte astronomi tahsil edilmesin. Astronominin tahsil edildiği bir medrese demek, pozitif birimlerin zirvede öğretildiği medrese demektir. Çünkü tüm tabiat ilimlerinin anası astronomidir. Astronomi tahsil eden, pozitif bilimleri, seküler bilimleri, dünyevi ilimleri tahsil etmek demektir.”
Üç gün sürecek sempozyuma, Bursa Uludağ Üniversitesi, Şırnak Üniversitesi, Hamdard University, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Diyarbakır Dicle Üniversitesi, Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Ürdün Üniversitesi, Mardin Artuklu Üniversitesi, Gaziantep Üniversitesi, Melik Suud Üniversitesi, Almanya İslam İlimleri Enstitüsü, University of Chicago, Muş Alparslan Üniversitesi, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi, Elazığ Fırat Üniversitesi, Rize Üniversitesi, Karabük Üniversitesi, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Erzurum Atatürk Üniversitesi, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Şanlıurfa Harran Üniversitesi, Islamic Azad University, Kayseri Erciyes Üniversitesi, Konya Selçuk Üniversitesi, Adana Çukurova Üniversitesi, Erzincan Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Faisal University, Iğdır Üniversitesi, Magtımgulı Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Hitit Üniversitesi, Islamic Association of North Texas'dan çok sayıda öğretim üyesi, görevlisi ile çok sayıda kanaat önderi, medrese müderrisi ve din görevlisi katılıyor.