Maliye Bakan Yardımcısı Dr. Cengiz Yavilioğlu, Erzurum’da katıldığı televizyon programında Türkiye’nin bütçeye disiplin açısından çok iyi bir durumda olduğunu söyledi.
Maliye Bakan Yardımcısı Dr. Cengiz Yavilioğlu Erzurum’da Kardelen TV kanalında yayınlanan Gündem Özel programında gündeme dair soruları yanıtladı.
Türkiye’nin sosyal hizmetlere verdiği desteğin 32 kat arttığını ifade eden Dr. Yavilioğlu, “Daha önce seçim çalışmaları yaptığımızda insanlar bizden yol isterdi, hastane isterdi, okul isterdi şimdi gidiyoruz köylere giriyoruz köylerin girişinde çok ciddi sıcak asfaltlarımız bile var ciddi çalışmalarımız olmuş artık ihtiyaçlarımız karşılanmış durumda. 2002’den 2017’ye kadar ki süreçte sosyal harcamalar için, hizmetler için yapmış olduğumuz destekler sadece 32 kat arttı. 32 kat artmış bir sosyal hizmetlerden bahsediyoruz vatandaşımız bu hizmetlere bakınca tabi o hizmetleri satın aldı. İnsanlar artık diyor ki benim köyüm kilit taşlarıyla döşensin bu hizmetin hangi boyutuna geldiğinin bir örneğidir” diye konuştu.
TÜRKİYE MAASTRİCHT KRİTERLERİNİN ALTINDA
Dr. Cengiz Yavilioğlu borç stokunun gayri safi milli hasılada ki yerinin Maastricht kriterlerinin altında olduğunu belirtti. Yavilioğlu bütçeye disiplin açısından Türkiye’nin iyi bir düzeyde olduğunu ifade ederek, “Genel bütçe devlet açığıyla ilgili bir oran vereyim 2012 yılında yüzde 12’lik bir bütçe açığı vardı bu 1.3’ düştü. Uluslararası kriterlerde bu yüzde 3’tür Türkiye 1.3’ düşmüş durumda. Borç stokunun gayri safi milli hasılaya oranı G7 ülkelerinde yüzde 18’dir bu Türkiye’de yüzde 30’lar civarında genel devlet açığı bu şekilde 1.3’le yüzde 3’ün altında yani Maastricht kriterlerinin altında. Bütçeye disiplin açısından çok çok iyi bir düzeydeyiz biz nereden nereye geldik. Yüzde 12’lerden yüzde 1.3’e gelmiş bir ülkemiz var. 2002 ve 2017 yılları arasında dünyada ki büyüme oranı 4.6 gelişmiş ülkelerde yüzde 2.2’dir Türkiye’de büyüme oranı 6,9 durumunda” şeklinde konuştu.
Kriz sonrasında Türkiye’nin 11.1’le dünyanın en iyi büyümelerinden birini gerçekleştirdiğini fakat Türkiye’nin bu büyümeye rağmen dünyanın gayri safi milli hasılada ki en büyük payı alan batılı ülkelerle mücadele etmek zorunluluğunda da olduğunu vurgulayan Yavilioğlu "AK Parti döneminde dünyadan kaynaklı krizler var. Örnek olarak 2008-2009 finansal bir krizdir. Finansal krizde dünya ticaret hacmi düştü daralarak küçüldü ve negatif oldu. Türkiye açık bir sistemle ekonomisini yönetiyor yani dışa açık bir ekonomi söz konusu. Uluslararası ekonomiyle entegre olmuş bir ekonomimiz var dolayısıyla dünyada ki finansal mal krizlerine, üretim krizlerine maruz kalacak bir yapımız var. Cumhurbaşkanımızın bir açıklaması var kriz teğet geçecek diye teğet geçti mi evet geçti hemen kriz sonrasında Türkiye yüzde 11.1’le dünyanın en iyi büyümelerinden birisini gerçekleştirdi. Bu müthiş bir şeydir korkunç bir rakamdır Türkiye’nin hayal edemeyeceği bir büyümedir bu fakat yüz yılların birikimiyle hali hazırda ki ekonomisini yöneten bir batı dünyası var yani ne yaparsanız yapın dünyanın hali hazırda ki gayri safı milli hasılasında ki en büyük payı batı alıyor biz bununla mücadele ediyoruz” dedi.
KUR SADECE TÜRKİYE'Yİ ETKİLEMEDİ
Dr. Cengiz Yavilioğlu Amerikan Merkez Bankasının dünyada ki paranın Amerika’ya yönlenmesini sağladığını ve gelişmekte olan her ülkenin de bundan etkilediğini vurgulayarak “Türkiye’de kurların artma sebepleri var. Öncelikle kurun yukarı doğru çıkmasında etki eden faktörler arasında Türkiye’den kaynaklı unsurlarla dışarıdan kaynaklı unsurları daha iyi tahlil etmeliyiz bu şekilde daha anlaşılır olur. Bunlardan birincisi Amerika Merkez Bankası üç çeyrek faiz oranlarını artırdı faiz oranlarını artıran Amerikan Merkez Bankası dünyada ki paranın Amerika’ya yönlenmesine zemin hazırlamış oldu. Özellikle Türkiye’deki gibi gelişmekte olan piyasalarda paralar bu faiz artışıyla Amerika’ya yönelmiş oldu. Dolayısıyla Amerika dışı bölgelerde kur etkisi oluşturmuş oldu yani kurun yükselme etkisi oluşturulmuş oldu. Bu sadece Türkiye’ye etki etmiş bir durum değil bu Rusya’ya da etki etti, Hindistan’a da etki etti, Brezilya’ya da etki etti, Endonezya’ya da etki etti yani bütün gelişmekte olan piyasalara etki etti. İkinci faktör ise petrol fiyatlarının yükselmesidir. Petrol fiyatlarının yükselmesiyle birlikte petrol alımlarının dolar üzerinden yapılması nedeniyle aynı zamanda ülkelerin petrole duyduğu ihtiyaç niteliğinde dolar piyasadan petrol satan ülkelere ki o petrol satan ülkelerin finansmanları da Amerika ve diğer batı ülkelerinde hesapları tutuluyor orada ki bankalara doğru akan bir para var. Dolayısıyla bu da kura etki eden başka bir faktör. Yine Amerika’daki çelikten dolayı vergi atışı ortaya çıktı” diye konuştu.