Ana Sayfa Gundem Ekonomi Siyaset Asayiş Eğitim Spor Kültür & Sanat Sağlık & Yaşam Araştırma Polemik Bölge Türkiye
Çelik: 'Müsaade etmeyeceğiz'
Çelik: 'Müsaade etmeyeceğiz'
Yerlikaya göçmen kaçakçılığı verilerini paylaştı
Yerlikaya göçmen kaçakçılığı verilerini paylaştı
Erdoğan’dan Milli Şuur vurgusu
Erdoğan’dan Milli Şuur vurgusu
'Türkiye Filistin halkının yanında'
'Türkiye Filistin halkının yanında'
Bayraktar enerji gündemini paylaştı
Bayraktar enerji gündemini paylaştı
HABERLER>SİYASET
26 Temmuz 2013 Cuma - 01:23

Yavilioğlu yazdı...

AK Parti Erzurum Milletvekili Cengiz Yavilioğlu...

Yavilioğlu yazdı...

AK Parti Erzurum Milletvekili Cengiz Yavilioğlu, www.adnanmenderesdemokrasiplatformu.org'da "Türkiye’de Darbelerin Sürekliliği" başlıklı bir yazı kaleme aldı

Türkiye’de Darbelerin Sürekliliği

Türkiye Cumhuriyeti, 1950 yılından sonra darbe hazırlıklarıyla, 1960 yılından sonra ise darbelerle tanıştı. 1950 sonrasında hükümetin; statükonun dışından şekillenmesi, halkın iradesinin siyaset alanına taşınması merkeziyetçi yapıyı tedirgin etti.

Bu nedenle, koordine edilen asker-sivil gruplar, sivil/siyaset alanını tehdit eden darbe gerekçelerini oluşturmak amaçlı çalışmalar yaptılar. 1960 yılının Mayıs ayına kadar darbe yapmanın meşru gerekçelerini yapay bir şekilde oluşturmaya çalıştılar.

Aslında darbe gerekçesi olarak görülen olayların önemli bir kısmı, medya işbirliği ile oluşturulan gerçekdışı haberlerden (vatandaşların kıyma makinalarından geçirildiği haberi gibi), bir kısmı çok küçük olaylardan (27 Mayıs öncesi ölen ve/veya öldürülen insan sayısının beş olduğu kayıtlardadır.), bir kısmı ise darbe niyeti taşıyanların ekonomik imkanlarının/ fırsatlarının azal(tıl)masından kaynaklanıyordu.

12 Mart Muhtırasının, 12 Eylül Darbesinin, 28 Şubat Post Modern Darbesinin ve 27 Nisan Bildirisinin nedenleri de büyük oranda ya darbe niyetlilerinin bilerek ve organizeli bir şekilde oluşturdukları gerekçelerden veya küçük toplumsal olaylardan oluşturuldu. Yaşadığımız darbeler tarihinin öncesinin ve sonrasının ortak karakterleri ortaya çıktı.

Genel anlamda yaşadığımız darbe ve muhtıraların öncesinin ortak özellikleri: organize bir biçimde kaygı verici toplumsal olayların zemininin hazırlanması; korku ve güvensizlik yaratılması; siyaset alanının olabildiğince yıpratılması ve itibarsızlaştırılması; bunların medya, ordu, siyasal partiler, bazen üniversite ve yargı ve bazı sivil toplum kuruluşları arasında işbirliği ile yapılması; ve nihayet toplumda, ordu tarafından düzenin ve huzurun (gerçekte statükonun devamlılığının) sağlanmasının talep edilir hale getirilmesi.

Esas amacının ise, statükonun –yani militer, baskıcı, biçimlendirici, jakoben, modernleştirici ve elitist düzenin- devamlılığının sağlanmasıdır. Diğer bir amaç ise, devlet tarafından toplanan ve dağıtılan kaynakların hem toplanmasında hem de harcanmasında/dağıtılmasında söz sahibi olunmasıdır.

Darbe ve muhtıraların sonrasının en önemli ortak özellikleri ise; süreli değil sürekli olmalarıdır. Yani Türkiye’de darbeler belli bir zaman aralığında olan ve biten müdahaleler olmayıp süreklilik arz ederler. Bu süreklilik darbe sonralarında oluşturulan kurumsal, yasal-yargısal ve ekonomik yapılarla sağlanmıştır.

Mesela;

Milli Güvenlik Kurulu (MGK) ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin politik alan (hükümet) karşısındaki konumu, etkisi ve hükümet kararlarındaki belirleyicilikleri,

MGK ve MGK Genel Sekreterliği tarafından oluşturulan ve hükümetlere buna göre politika yapmaları ve karar süreçlerini oluşturmaları tavsiye edilen “milli” strateji belgeleri,

Askeri İç Hizmet Kanunları ve bu kanunların devletin huzur ve düzenini sağlamada askere yetki vermesi (müdahalenin kanuni meşruiyetinin sağlanması),

Askeri Ceza Kanunu başta olmak üzere, askeri alanı özerkleştiren asker – sivil yargı ayrılığının yaratılması (28 Şubat sürecinde bu ayrılığın neden olduğu büyük hukuksuzluklar yaşanmıştır),

Anayasada hak ve özgürlüklerin sınırlandırılarak, kamu kurumlarının yetkilerini, üniversitelerde olduğu gibi, temel hak ve özgürlükleri daraltacak şekilde genişletmeleri,

Askeri okullara alınacak öğrencilerde, adaylar arasında eşitliği bozan başvuru şartlarının ve uygulanan kuralların olması,

Bazı şirketlerin piyasa rekabetini bozan ve haksız fırsat yaratan istisnai konumlarının ve muafiyetlerinin bulunması,

Hatta Anaya Mahkemesinin, esastan verdiği bazı kararlarda da gözüktüğü gibi, Meclisin (halkın) tercihlerine müdahale etmesi,

1960 Darbesi sonrasında oluşturulan Senato’nun da aynı şekilde siyaset kurumu üzerinden halkın tercihlerini düzenleyici ve denetleyici bir rolü vardı ve seçilmişlerin yetki ve sorumluluk alanlarını daraltmaktaydı. Hiç şüphesiz son darbe girişimleri de kaynağını, meşruiyetini ve gücünü, yukarıda örneklediğim anlayış zemininden ve uygulamalardan, kurumsal yapılardan ve kanunlardan almışlardır.

İşin ilginç yönü, bazı sivil kurum/ kuruluşların da benzer anlayışa ve darbeler için meşruiyet arayışlarına sahip olmalarıdır. Tüm bu nedenlerden dolayı, son Balyoz Darbe Teşebbüsü yargılama sonuçlarına bakarak Türkiye’de bir daha darbelerin olmayacağını / olamayacağını söylemek biraz zordur. Tabi ki eskiden olduğu gibi, rahat bir şekilde darbe zemini oluşturulamayacaktır ve rahat bir şekilde darbe yapılamayacaktır. Fakat sivillerde de militarist anlayış değişmeden darbeler tamamen yok olmaz. Yine yukarıda sıraladığım kaynaklar aracılığıyla beslenecek zemin arar.

Darbe ihtimalini azaltmanın en önemli gücü sivil alanı genişletmek ve sivil toplum kuruluşlarını güçlendirmektir. Geçmişte devlete ait olup mal ve hizmet üreten, YÖK gibi, bir çok kurum ve kuruluşu millete ait kılmak gerekir. Devleti değil, milleti büyütmek lazımdır. Millet büyüdükçe devlet zaten güçlenecektir.

Biliyoruz ki demokratik bir ülke yönetiminde sivil iradenin ortakları olmamalıdır. Eğer ortaklar varsa, darbe devam ediyor demektir.

 
Hınıs'ta silahlar patladı: 2 ölü
 
Her koyun kendi bacağından mı?..
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Çığlık boş durmuyor!
TBMM’nin tatile girmesiyle birlikte Erzurum’a gelen AK Parti Milletvekili ...
Sorulması bile caiz değil
Bülent Arınç'tan Bakanlar Kurulu sonrası önemli açıklamalar
Akdağ Ordu'da
AK Parti Erzurum Milletvekili, eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Başbakan ...
 
Büyükşehir'den Pasinler’e yatırım sözü
Büyükşehir Belediyesi Pasinler’deki Cumhuriyet Caddesi’ni sökerek yeniden ...
MHP'de iftar sonrası yerel mesai
MHP Erzurum İl Başkanı Zekai Kaya, iftar ve sahur arası vatandaşların ...
Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz
Kemal Kılıçdaroğlu orucunu erken açtı
 
MHP'li Kaya'dan Gazetecilere Veryansın!
Milliyetçi Harekat Partisi (MHP) Erzurum İl Başkanı Zekai Kaya, Ramazan’dan ...
Son ankete göre Erzurum'da oy oranları
Türkiye Genelinde yapılan anket sonuçları açıklandı. Buna göre AK Parti ...
Başbakan Hodri Meydan Dedi
Erdoğan, anayasa çalışmalarında mutabık kalınan 48 madde için muhalefete ...
 
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum Havalimaninin ismi ne olsun?

Recep Tayyip Erdogan
Nafiz Kotan
Palandoken
Saltuklu
Dadas

Sonuçları göster Anket arşivi
Ana Sayfa Gundem Ekonomi Siyaset Asayiş Eğitim Spor Kültür & Sanat Sağlık & Yaşam Araştırma Polemik
KünyeKünye FacebookFacebook TwitterTwitter Günün HaberleriGünün Haberleri