Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Yurttaş, Erzurum’da bulunan tarihi, nadide yapıların ışıklandırılmasının güzel bir iş olduğuna fakat bu uygulamaların doğal yapıyı bozmayacak şekilde, tarihi esere geri dönüşü olmayan zararlar vermeden dizayn edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Gündüz rahatça gezilen, görülen tarihi eserlerin gece yapılacak ışıklandırmalarla insanları daha çok cezbedeceğine değinen Yurttaş, “Anadolu’da hemen hemen her şehirde gerek Anadolu Selçuklu döneminden, gerek Osmanlı döneminden ve daha önceki Bizans ve Roma dönemlerinden kalan çeşitli tarihi eserler var. Bizim Erzurum’da da şuanda Saltuklu, İlhanlı ve Osmanlı dönemi eserleri bulunmakta. Bu eserler elbette ki bu yörenin Erzurum’un da aynı zamanda tapuları hüviyetinde olan yapılar. Yani bir tarihi şehrin kimliğini ortaya koyacak eserler. Dolayısıyla bu eserlerin hem bakımlarının yapılması gerekir, hem de bunların gelecek nesillere aktarılması gerekir. Tabi bu eserlerin bakımları yapılıp geleceğe aktarılırken insanların bunları görmesi ve haberdar olması lazım. Gündüz zaten gün ışığında rahatça görebiliyorlar fakat özellikle gece yapılacak aydınlatmalarla bu eserler gece de görünüme açılmalı. Yani insanlar bu eserlerin farkında olmalı. Bazen olabilir, insanlar sadece gece gelip, gece ayrılabilirler Erzurum’dan. Misafir olarak bu olağan bir durum elbette… En azından insanlar, gelen misafirler şehrin ortasında bir kalesinin olduğunu, bir Çifte Minareli Medresesi’nin var olduğunu, bir Yakutiye Medresesi’nin var olduğunu bunların yanında Lala Paşa Camii ve Ulu Camii’nin mevcudiyetini en azından ışıklandırmalar yapılırsa görebilme imkânına kavuşurlar. Yoksa karanlıkta bu eserlerin seçilebilmesi ve görülebilmesi mümkün değil” diye konuştu.
RASTGELE MÜDAHALELER GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN ZARARLAR DOĞURUR
Tarihi eserlerin ışıklandırılması ve onlara görsellik kazandırılması kanısında olduğunu belirten Yurttaş, ancak rastgele yapılan uygulamaların tarihi yapılara geri dönüşü olmayan zararlar verdiğini kaydetti.
Yapılan ışıklandırmaların ziyaretçilere de zarar verecek, rahatsız edecek boyutta olmaması gerektiğine vurgu yapan Yurttaş, “Geçmişte elbette ki bu yapılar inşa edilirken böyle bir imkân yoktu. Dolayısıyla günümüzde mademki teknoloji var bu imkânlardan faydalanmak lazım. Ancak burada şu konuya çok dikkat etmek gerekir. Tarihi eserler nadide eserlerdir. Dolayısıyla bunlara yapılacak fiziki müdahalelerde rastgele yapıldığı zaman zarar verir. Yapılacak olan bütün uygulamaların ışıklandırma olsun, restorasyon olsun herhangi bir çevresindeki düzenleme, park vs. olsun bunların hepsinin bir denetimden geçildikten sonra, belirli kontroller yapıldıktan sonra uygulamaya konulması lazım. Yoksa tarihi esere geri dönüşümü olmayan zararlar verilmiş olur. Bu ışıkları elbette ki tarihi eseri aydınlatırken kullanmalıyız, ama ışıkların seçimi, ışıkların özellikle yerleştirilişi bu noktada çok önemli. Yani tarihi esere farklı görüntüler kazandıracak renklerde ki ışıklar kullanılmamalı. Tarihi eserleri ışıklandırırken onlara zarar vermemek lazım, doğal yapısını bozmamak lazım. Yapılacak ışıklandırmaların ziyaretçiye de zarar vermemesi, gözünü almaması gerekir. Yani tarihi eseri gösterirken mesela ışık kaynağından sağa geçmek, sola geçmek veya onun ışığından kendisini korumak amacıyla farklı yönlere dalmak izleyiciyi rahatsız eder. O yüzden seçilecek ışık kaynağının en azından izleyiciyi de rahatsız etmeden konulabileceği yerler belirlenmelidir. Bunun yanı sıra yapıya müdahale etmeden ışıklar yerleştirilmelidir. Yani yapının duvarına vidalayıp, çivi çakıp ışığı yerleştirmek asla doğru değildir, dolayısıyla yapılacak ışıklandırmanın da binanın belirli bir mesafe uzağından, ona herhangi bir zarar vermeden ama yapıyı izleyiciye en rahat, en güzel şekilde gösterebilecek tarzda bir dizayn yada bir uygulama gerekir” ifadelerine yer verdi.
Erzurum’da muhteşem tarihi yapıların bulunduğunu belirten Yurttaş,” Fakat bunları gösteremiyorsak, aktaramıyorsak bu bizim hatamızdır” dedi.
Yapıların iç ve dış ışıklandırmalarının güzel bir iş olduğuna değinen Yurttaş, yapılan uygulamaları belirli denetimlere tabi tutarak ortaya güzel çalışmaların çıkacağına işaret etti.
Yurttaş, sözlerini şöyle sürdürdü; “Yoksa tarihi eserlerin içlerinin de, dış kısımlarının da gece aydınlatılması güzel bir iştir. Örneğin Avrupa ülkelerinde, yakınımızda ki Azerbaycan’da, ya da gidilen Avrupa, Fransa’da, Avusturya’da vs. gerçekten insanlar hayretle bakıyorlar gece ışıklandırmalarına. Bizimde muhteşem tarihi eserlerimiz, müthiş yapılarımız var. Ama bunları eğer gösteremiyorsak bu bizim hatamızdır. Bu nedenle ışıklandırmadan yanayım ama dediğim gibi zarar vermeden, tarihi esere geri dönüşü olmayan uygulamalar yapmadan onu en güzel şekilde nasıl yapabiliriz, o tarzda bir uygulama gerekir. Zaten bunlarda her ilin bağlı olduğu bir koruma kutulu var. O kurullara sunulacak raporlarla gerçekleştirilebilir bu uygulamalar. Dolayısıyla bunlar belirli bir denetimden geçtikten sonra uygulamaya konuluşa çok çok güzel bir çalışmada ortaya çıkar.”