Afyonkarahisar’da 4 gün süren İl Müftüleri Semineri, Dini Yayınlar Genel Müdürü Dr. Yüksel Salman tarafından okunan sonuç bildirgesiyle sona erdi. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in yönettiği, 81 il müftüsünün ve Diyanet İşleri Başkanlığının üst yönetiminin katıldığı son oturumda kamuoyu ile paylaşılan sonuç bildirgesinde şu ifadelere yer verildi.
“MADDİ REFAHA YÖNELİK ÇALIŞMALARIN YANINDA MANEVİ DÜNYALARIN ZENGİNLEŞTİRİLMESİNE YÖNELİK ÇALIŞMALAR YAPILMALI…”
Hemen her alanda hızlı bir değişim yaşayan ülkemizde toplumun maddi refahına yönelik çalışmalar her geçen gün artmaktadır. Bu çerçevede asla ihmal edilmemesi gereken husus, bireylerin manevi dünyalarının zenginleştirilmesine yönelik çalışmaların da aynı oranda artırılmasıdır. Bu durum ekonomik refahın artmasına paralel olarak ortaya çıkabilecek inanç ve değer örselenmesini engelleyecek ve toplumun sağlıklı bir yapıya kavuşmasına katkı sağlayacaktır.
“DİN HİZMETLERİ ALANINDAKİ İDRAK GECİKMELERİ MUTLAKA TELAFİ EDİLMELİDİR…”
Bugün din hizmetleri alanında yerine getirilmeye çalışılan görevlerin önemli bir bölümü, zaman içerisinde ihmal edilen dini-toplumsal sorunların aşılmasına yöneliktir. Bir anlamda idrak gecikmesi olarak da değerlendirilebilecek bu ihmal mutlaka telafi edilmelidir. Bunun altında modern dünyanın akışını kavrama konusundaki gecikmişliğimiz, köyden kente gerçekleşen göç hareketlerinin yeni formlarıyla buluşabilecek bir din hizmetleri hamlesini gerçekleştirememiş olmamız, kitle iletişim devriminin hızını yakalayabilecek eşzamanlı bir irşad faaliyetinin harekete geçirilmemesindeki kusurlar ve küreselliğin sınır tanımaz akışkanlığı karşısındaki yanlış özgüven ve mevcut durumun olası etkilerini tahmin edip kavrayamama gibi zaaflar yatmaktadır.
“TEMEL GÖREVİMİZ, HER TÜRLÜ VASITADAN YARARLANARAK DİN KONUSUNDA TOPLUMU AYDINLATMAKTIR…”
Temel görevimiz, her türlü vasıtadan yararlanarak din konusunda toplumu aydınlatmaktır. Müftülerimizin, toplumun dini hayatına sağlıklı bir şekilde rehberlik etme konusunda sahip oldukları misyon, halkımız tarafından yüksek düzeyde bir ilgi ve güvenle teyit edilmektedir. Hz. Peygamberden günümüze değin değişen sosyal hayat tarzları içinde hemen her dönemde müftülerin rolü her zaman ağır sorumluluklarla mücehhez olmuştur. Esasen bu sorumluluk, müftülük vazifesini şerefli bir konuma yükseltmektedir.
“CAMİYİ HAYATIN MERKEZİ VE KALBİ HALİNE GETİRMEK İÇİN TEŞKİLATIMIZA BÜYÜK SORUMLULUKLAR DÜŞMEKTEDİR…”
İslâm’ın bidayetinden bugüne kadar tarihin hemen her safhasında camiler, herkesin, varlığından huzur ve sükun bulduğu mukaddes mekânlar arasında yer almıştır. Hayatın her alanında camiler, toplumun manevi yönden beslendiği, kendi manevi bünyelerini inşa ettikleri ve maşeri vicdana iştirak ettikleri müstesna mekânlar olmuştur. Esasen camiyi hayatın merkezi ve kalbi haline getiren, onu hayatın her anıyla ilişkilendiren husus, caminin kuşatıcı ve ilham verici iklimi olmuştur. Bugün camilerimizin, bu geleneksel rollerinin yeniden ihya edilmesinde teşkilatımıza ağır sorumluluklar düşmektedir.
“CAMİLERİMİZ GEÇMİŞTE OLDUĞU GİBİ BUGÜN DE EN GÜZEL MİMARİ YAPILAR OLARAK İNŞA EDİLMELİDİR…”
Camilerimiz, varlığıyla insanlığa huzur veren birer kıymet abideleri olmalıdır. Gerek manevi inşirah, gerekse estetik duyarlılık açısından camilerimiz mutlaka geçmişte olduğu gibi bugün de en güzel mimari yapılar olarak inşa edilmelidir.
“BUGÜN HALA DİNİMİZİN YÜKSEK HAKİKATLERİYLE BULUŞAMAMIŞ İNSANLARIN OLMASI HEPİMİZ İÇİN AĞIR BİR SORUMLULUKTUR …”
Cami içi hizmetlerde olduğu gibi cami dışı din hizmetlerinde de daha etkin ve verimli bir hizmet politikası geliştirmek için sürekli gelişme ve yenilenme ihtiyacı aşikardır. Bugün kadınlar, gençler ve çocuklar, tutuklu ve hükümlülerin yanı sıra toplumun değişik katmanlarında sıkışmış ve ciddi anlamda manevi sorunlar yaşayan insanımıza İslam’ın rahmet yüklü mesajlarını ulaştırmakla yükümlüyüz. Bugün toplumun dini-manevi hayatını zenginleştirmeye yönelik yoğun çalışmalara karşın hala dinimizin yüksek hakikatleriyle buluşamamış insanların olması hepimiz için ağır bir sorumluluktur.
“Müftülerimiz, halkımızın gönül dünyalarına seslenecek bir dil ve anlayışı güçlendirmelidirler…”
Müftülerimiz yeni müftülük yönetişim modeli çerçevesinde eğitim açısından daha donanımlı, gönül diliyle mücehhez ve davranışlarıyla topluma rol model olacak ve halkımızın gönül dünyalarına seslenecek bir dil ve anlayışı daha da güçlendirmelidirler.
“BUGÜN BAŞTA SURİYE OLMAK ÜZERE COĞRAFYAMIZDAKİ KİMİ SORUNLU BÖLGELERDE MEZHEP OLGUSU ÜZERİNDEN MÜSLÜMANLARI BÖLÜP PARÇALAMAYA YÖNELİK GİRİŞİMLER KARŞISINDA HERKESİN UYANIK VE BASİRETLİ OLMASI GEREKİR…”
Başkanlığımız, ülkemizin belli başlı sorunları karşısında dinin alanını daraltma ya da abartılı bir şekilde genişletme anlayışından uzak durarak dinin kendi özgün tabiatına denk bir duyarlılık içinde milletimizin huzur ve saadetinin teminatı olan maneviyata ulaştırılması konusundaki azim ve kararlılığını sürdürmektedir. Bu bağlamda dini bir takım yorum, adet ve geleneklerle özdeşleştiren, hurafeler zemininde insanımızın maneviyatını hayattan koparan her türlü olgu karşısında teşkilatımız gereken irşad görevinin gerçekleştirilmesi öncülüğünü devam ettirecektir. Bugün başta Suriye olmak üzere coğrafyamızdaki kimi sorunlu bölgelerde mezhep olgusu üzerinden Müslümanları bölüp parçalamaya yönelik girişimler karşısında herkesin uyanık ve basiretli olması gerekir.
“HUTBE VE VAAZLARIN, ÖZENSİZ, GÜNDEMDEN KOPUK VE SIRADAN METİNLERDEN OLUŞMAMASI İÇİN GEREKLİ BÜTÜN TEDBİRLER ALINMALIDIR…”
Hutbe ve vaazlarn birer irşad vasıtası olarak çok büyük önem taşıdığı açıktır. Bundan dolayı özensiz, gündemden kopuk ve sıradan söz akışlarıyla örülmüş bir hutbe ve vaaz içeriğiyle bu görevin hakkıyla yerine getirilemeyeceği malumdur. Dolayısıyla hutbe ve vaaz metinlerinin iyileştirilmesi konusunda gereken bütün tedbirler özenle alınmalıdır.
"CAMİLER İBADET VAKİTLERİ DIŞINDA DA HALKIMIZIN DİNİ BİLGİ VE İHTİYAÇLARINI KARŞILAYABİLECEKLERİ MEKANLAR HALİNE GELECEKTİR…”
Camilerimiz ibadet vakitleri dışında da halkımızın dini bilgi ve ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri şekilde hizmete hazır ve açık hale getirilecektir. Bu konudaki gereken düzenlemeler hem Başkanlığımız hem de müftülüklerimiz tarafından özenle çalışılmaktadır.
“YENİ ANAYASA’DA DİYANET’İN İLMİ VE DİNİ ÖZERKLİĞİNİN YANI SIRA KAMU TÜZEL KİŞİLİĞİNİN DE GÜVENCE ALTINA ALINMASI BAŞKANLIĞIMIZI DAHA GÜÇLÜ HALE GETİRECEKTİR…”
Yeni Anayasa çalışmalarında Diyanet İşleri Başkanlığının ilmi ve dini özerkliğini güvence altına alan ve Başkanlığımıza kamu tüzel kişiliği sağlayan bir düzenleme günümüz dünyasının gerekliliklerini karşılayabilme bakımından Başkanlığımızı daha da güçlü hale getirecektir.
“Bulunduğu bölgenin sosyal gerçekliğini ihmal eden bir hizmet stratejisi başarılı olamaz…”
İl müftülerimizin kendi bölgeleri örneğinde hazırladıkları envanterler hizmet akışının gerçekleştirilmesinde vazgeçilmez yol haritaları mesabesindedir. Bulunduğu bölgenin sosyal gerçekliğini ihmal eden bir hizmet stratejisinin başarılı olması mümkün değildir.
“DİYANET AKADEMİSİ EMSALSİZ KATKILAR SAĞLAYACAKTIR…”
Mevzuat çalışmaları sürdürülen Diyanet Akademisi’nin çalışanlarımızın yeterliliklerinin artırılmasında ve kurumsal temsil kabiliyetlerinin geliştirilmesinde emsalsiz katkılar sağlayacağı açıktır.
“2013 yılı Kutlu Doğum Haftası teması “Hz. Peygamber ve İnsan Onuru” olarak belirlenmiştir…”
2013 yılı Kutlu Doğum Haftası teması “Hz. Peygamber ve İnsan Onuru” olarak belirlenmiştir. Hiç kuşkusuz bu hafta vesilesiyle icra edilecek etkinliklerle toplumumuzda insan hayatı, insanın değeri, saygınlığı konusunda yeni farkındalıklar sağlanacaktır.
“RÜYET-İ HİLAL TOPLANTISI 18 ŞUBAT’TA İSTANBUL’DA DÜZENLENECEK…”
Önümüzdeki hafta İstanbul’da toplanacak olan Rüyet-i Hilal konulu uluslararası istişare toplantısının, Müslümanların birlik ve beraberliklerinin teminine vesile olması en büyük temennimizdir.