Sevgili okuyucular, bugün çok efkârlı ve üzüntülüyüm. Bir âlimi, bir mütefekkiri, tertemiz vatansever bir Türk münevverini kaybettik. Nevzat Kösoğlu, henüz genç denilebilecek bir yaşta Hakk'a yürüdü. O, bizim neslimizin ve bizden sonraki nesillerin 'Nevzat Ağabeyi' idi. Evvelâ, ehli takvâ ve kâmil bir Müslüman'dı. Bütün hayatını, namazında, abdestinde, o bildiğiniz Erzurum'lu sevgili dadaşlar gibi bir mümin olarak sürdürdü. 'Allah' lâfz-ı celâlini ağzından hiç düşürmedi.
Nevzat Kösoğlu, kelimenin tam mânâsıyla 'münevver' bir milliyetçi ve vatanseverdi. Ömrünü milletine ve vatanına adamıştı. O, bir âlimdi.
Nevzat Kösoğlu, milliyetçi, muhafazakâr, milletimizin her türlü değerini temsil eden ve bu konuda derin tahliller yapan bir mütefekkir idi.
O bir öğretmendi. 1970'li yıllarda kurduğu 'Üniversiteliler Kültür Derneği', milliyetçi ve vatansever aydınımızın yetiştiği bir mektep olmuştur. Memleketini seven, milliyetçi ve vatansever gençliğin, aynı zamanda çok okuyan, bilgili ve kültürlü olmasını savunur; çığırtkanlıktan hoşlanmazdı. O'nu dinlerken Müslüman Türk'ün bin yıllık macerasını dinler gibi olurdunuz.
***
Nevzat Kösoğlu, Türk Milleti'nin her türlü değerlerine sahip çıktı. Sadece kendisini düşünerek değil, hep milletini düşünerek yaşadı. Mümtaz Turhan veErol Güngör gibi büyük fikir adamlarımızın son temsilcilerinden biriydi. Nevzat Kösoğlu, İslâmiyet ile Türk Milleti'ni hiçbir zaman birbirinden ayrı düşünmedi. Milliyetçi ve muhafazakâr câmia içinde O'nu herkes çok sevdi. Sadece bir ara milletvekilliğini yaptığı MHP değil, yalnız ülkücü ve alperen gençlik değil, O'nu inançlı ve vatansever olan herkes çok sevdi. Nevzat Ağabey, milliyetçi câmia içinde demokrasiyi en önce vurgulayan ve demokratik değerleri millî değerlerle bağdaştıran bir münevverdi. Bu yüzden de bazı siyaset adamları O'nu bir türlü anlayamamışlardı.
Bana ayrılan sütunlar, O'nun eserlerini ayrı ayrı saymaya yetmiyor. Bu birbirinden değerli eserleri mutlaka bulup okumanızı tavsiye ediyorum.
***
Nevzat Ağabey'i Üniversiteliler Kültür Derneğinde tanımıştım. Dostluğumuz 40 seneden fazla devam etti. Editörlüğünü yaptığım Türkler isimli 21 ciltlik eser için yazmış olduğu 'Kızıl Elma' başlıklı yazısını unutmam mümkün değildir. Daha bu yılın başında tekrar yayınlamaya başladığım Yeni Türkiye Dergisi'nin Yeni Anayasa sayısında, 'Millî Kimlik Üzerine'başlıklı enfes bir bilimsel yazısını yayınlamıştık. Son çıkardığımız iki ciltlik Türk Dünyası sayısı için de 'Dünya Türklüğünün Birliği' konusunda bir yazı hazırlıyordu. Hasta yatağından benimle konuştuğu sırada; 'Hasancığım, son yazımı sana yazıyorum, İnşaallah bunu bitireceğim' demişti. Ne yazık ki yazı bitmek üzereyken durumu ağırlaştı. Yeni sayımızda yarım kalan bu yazısını bulup yayınlamaya çalışacağız.
Benim gibi O'nu çok sevenlerden sevgili Mustafa Çalık anlattı: Son saatlerini yaşarken, ziyaretine gitmiş. "Ağabey, Kubilay Kemertaş'ı çağırtıp bir 'Huma Kuşu' söyleteyim ister misin?" diye sormuş. Nevzat Ağabey çok memnun olmuş; bunun üzerine zaten hastaneye önceden getirdiği Kubilay Kemertaş'ı odasına almış. Nevzat Ağabey, kapıları pencereleri kapattırmış, 'Şöyle bağıra bağıra bir söyle!' demiş. Kubilay Kemertaş Huma Kuşu'nu söylerken hem kendisi, hem Mustafa hem de odada bulunanlar gözyaşlarını tutamamışlar...
***
Nevzat Kösoğlu, bir mücahit alperen, emsalsiz bir âlim ve mütefekkir, inanmış bir Müslüman ve gönül dostu, korkusuz bir dâvâ adamı ve daima İslâm'ı, millî, manevî değerlerimizi ve milliyetçiliği savunan, kahraman bir dervişti.
O'nu şimdiden özledim; yokluğunu yüreğimde hissediyorum. Cenâb-ı Hakk'tan O'na sonsuz rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum.
Türk Milleti'nin ve Türk Dünyası'nın başı sağolsun.
Rahat uyu Nevzat Ağabey, ruhun şâd olsun.