Toplumsal yaşamdan bireysel yaşama kadar hal ve hareketlerimizi belirlemiş birçok düşünce ve durum sadece bir hurafeden ibaret. Türkiye’de bir çok kez gündeme gelen türbe ziyaretlerinden, nikâh ve düğün zamanına kadar kapsayan yanlış bilinen inanışlar, kişiyi şirk koşmaya kadar götürebiliyor. Her hafta GÜNEBAKIŞ’a bin konu üzerinde demeç veren Yakutiye Müftüsü Osman Yazıcı, bu hafta da Bidat ve Hurafeler hakkında bilgilendirdi.
BİDAT VE HURAFE NEDİR?
Bidat ve Hurafenin ne anlama geldiğini anlatan Yazıcı, “Halkımız arasında yanlış olarak bilinen batıl inanışlar ve hurafelerin yaygınlaştığını görmekteyiz. Bunun çeşitli sebepleri var. Ancak konuya geçmeden önce bunu kısaca tarif etmek istiyorum. Bidat, dine sonradan sokulan şeylerdir. Hurafe de, gerçekle ilgisi olmayan şeylerdir. Bidat ve Hurafeler toplumumuzda birbiriyle eş manada kullanılmaktadır. Bölgelerden bölgelere göre farklılık göstermesine rağmen dönem manada insanımızın bidat ve hurafe olarak inandığı şeylerin başında, inanç esaslarıyla ilgili konularda karşımıza çıkıyor. Bir diğer konu ise insanoğlunun yaşadığı hayatta yeme-içmede, giyim-kuşamda veya doğal çevreyle ilgili olan yanlışlıklardan ortaya çıkıyor.” dedi.
LOĞUSA KADIN VE YENİ DOĞAN ÇOCUK HURAFELERİ
Loğusa kadınlara yönelik yapılan tutum ve davranışlara dikkat çeken Yazıcı, “Bu hurafe ve bidatları gözetlemek gerekirse, özellikle aile hayatıyla ilgili olanlara baktığımızda; Kadının eve gelin olarak gelmesinde evdeki hayatı boyunca özellikle çocuklarının dünyaya gelmesiyle, çocukların yaşamaları dönemlerinde ve bilhassa çocukların yeni doğumu sırasındaki loğusa kadınlarla ilgili durumlarda ciddi manada hurafelerini görmekteyiz. Loğusa kadının yanında mutlaka birilerinin bulunması, eğer yalnız kalırsa yastığın altında iğne veya bıçak bulundurulması, odada süpürge olması ve buna benzer bir takım inanışlarda karşı karşıya gelmekteyiz. Çocuğun daha doğar doğmaz göbeğinin kesilmesi ve göbek bağının okul bahçesine gömülürse öğretmen olacağına, camiinin bahçesine gömülürse veya cami duvarına konulursa çocuğun dindar kişi olmasına inanılması gibi geleceğe yönelik yanlış inanışların olduğunu görmekteyiz. Bütün bunların yüce dinimiz İslam’ın temel kaynaklarının bilinmemesi, yanlış bilgi sahibi olunması ve belki Allah katında, Yüce Rabbimizin bizim hakkımızdaki hayır muradı konusunda bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Bizler bilgilerimizi sağlam kaynaklara dayandırmalı ve sonrada elimizden gelen gayreti sarf edip sonucunu Cenabı Allah’tan beklemeliyiz.” şeklinde konuştu.
‘BATIL İNANIŞLARIN DİNİMİZDE YERİ YOKTUR’
Yazıcı, “Batıl dinlerden günümüze kadar gelen inançlar var. Haftalık, aylık olarak yayınlanan basın, yayın organlarında bunlara özelikle yer veriliyor. Bunların başında medyumculuk, falcılık gibi konular gündeme getiriliyor. Sihir ve büyü konuları da yer alıyor ve özellikle bu konuda gençlerin kafasının karışmasına sebebiyet veriliyor. Bunlardan sakınmak gerekmektedir. Kadınlar hakkında geçmişten günümüze kadar gelen batıl inanışlar var. Kadının eksik akıllı olduğu, kadının umursuz olduğuna dair her türlü inanış yanlış olan inanıştır.” diye konuştu.
İKİ BAYRAM ARASINDA DÜĞÜN OLUR MU?
Türkiye’nin genelinde yer alan iki bayram arasında düğün yapılmaz hurafesine açıklık getiren Yazıcı, “Günler ve gecelerle ilgili; 2 bayram arasında nikâh ve düğün yapmak. Bu hurafe Müslüman toplumumuz olan Türkiye’nin genelinde olan bir sorundur. Bu inanışın kesinlikle bir gerçekliği bulunmamaktadır. Bazı ziyaret yerlerinde mum yakmak; gece vakti tırnak kesmek; Cuma ve arife günlerinde çamaşır yıkamak, dikiş dikmek, temizlik yapmak; Salı ve Çarşamba günlerinde yola çıkmak gibi uğursuz sayılan durumlarda yanlıştır. Peygamber efendimiz İslam’da uğursuz saymak yoktur diye buyuruyor. Hayvanlarla ilgili; baykuşun ötmesi, ezan okunurken köpeğin uluması, horozun vakitsiz ötmesi, insanların önünden kara kedinin geçmesi, yolda giderken aracın önünden tavşan geçmesi gibi uğursuz sayılan bu tür durumların gerçeklikle hiçbir ilgisi yoktur. Bu tür inanışların dinimizde hiçbir yeri ve İlmi acıtan da hiçbir değeri yoktur.” şeklinde konuştu.
TÜRBE ZİYARETLERİNDE ŞİRKE GİRMEYİN
Yazıcı, “En önemli konulardan bir tanesi de türbelerle ilgilidir. Türbe ziyaretleriyle ilgili ciddi manada sıkıntılar mevcut. Efendimiz, kabir ziyaretinde bulunmayı bize tavsiye ediyor ki ölümü hatırlayalım ve ölüm için hazırlıklı olalım, bu sebepten dolayı bizler tanıdıkların kabirlerini ziyaret eder, onlarında üzerlerine dualar ederiz. Ancak büyük insanlar, ileri gelen zatların kabirleri ziyaret edildiğinde, onları diğer kabirlerden farklı görmemek lazımdır. Diğer kabirlerdeki yapmış olduğumuz vazifeleri, vecibeleri burada da yerine getirmemiz esastır. Özellikle önemli insanların kabir ziyaretlerinde onlara dua edilip eğer kabirde yatandan bir şey isteniliyor, medet umut ediliyorsa bu tehlikeli bir durumdur, İslam’ın tevhit inancıyla bağdaşmamaktadır ve bu davranış kişiyi şirke kadar götürebilir.” dedi.