Batman’da yaşanan tecavüz ve töre cinayeti olayının ardından kadına yönelik şiddet, tecavüz ve töre unsuru yeniden gündeme taşınırken, Erzurum Atatürk Üniversitesi öğrencilerinin cezaevlerinde tutuklu bulunan kadınlarla yaptıkları görüşmeler sonrası ortaya koydukları istatistikler, vahim sonuçları ortaya koydu.
Atatürk Üniversitesi Toplumsal Araştırmalar ve Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Yıldız Akpolat öncülüğünde Sosyoloji Bölümü Yüksek Lisans öğrencileri tarafından Erzurum’daki Ceza ve Tutukevi'nde bulunan mahkum ve tutuklular üzerine bir analiz çalışması yapıldı.
Cezaevlerinde tutuklu mahkumlarla birebir görüşen öğrenciler bugün Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi Mavi salonda düzenlenen “Suç ve Nedenleri Üzerine Sosyal Bir Araştırma” adlı konferansta katılımcılarla sonuçları paylaştı.
DİKKAT ÇEKEN OLAYLAR
Sonuçlara göre özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde tecavüz olaylarının töre adı altında örtbas edilmeye çalışıldığı vurgulandı. Çalışmaya katılan Yüksek Lisans öğrencisi Melek Ertenyü, cezaevinde tutuklu bulunan görüştüğü 13 yaşında iken halasının oğlunun tecavüzüne uğrayan şimdi 28 yaşında evli ve 1 çocuk annesi olan kadının yaşadığı olayı şöyle anlattı:
“Olay kadının 13 yaşında evlilik hazırlığı yaparken halasının oğlunun tecavüzüne uğramasıyla başlıyor. Kızlarının tecavüze uğradığını öğrenen aile olayı kimseye söylemiyor ve üstünü kapatıyor. Çünkü tecavüz olayı iki aile arasında tıpkı kan davasında olduğu gibi kısasa kısas şeklinde gelişmiştir. Yani tecavüze uğrayan kızın babası da daha önceden karşı aileden birine tecavüz etmiştir. Bu yüzden baba olayı gizli tutmuş ve 1 yıl geçmeden kızını başka birisiyle evlendirmiştir. Kocasına bekaretinin olmamasını küçükken baba dayağı sonucunda kaybettiğini açıklayan kadın, evli kaldığı süre boyunca buna inanmayan ve hep şüphelenen kocasının ağır ithamlarıyla karşı karşıya kalmıştır. Bu durumdan emin olamayan koca, doğan çocuklarına da annenin emzirmesini izin vermemiştir. Çocuklara sürekli anneniz pis dokunmayın, öpmeyin diyerek anneden uzaklaştırmıştır. Bunlara dayanamayan kadın babasına tecavüze uğradığını kocasına itiraf edeceğini söyler. Ancak babası kabul etmez. Ve kendi başının da yanacağını düşünerek 10 yaşındaki oğluna silah verip ablasını öldürmesini söyler. Çocuk ablasını bulur ancak öldüremez. Silahı alan kadın halasının oğlunu bulur ve ateş eder. Taşla dişlerini kırıp kafasını ezer. Bedenine çeşitli işkencelerde bulunduktan sonra samanlıkta yakar. Daha sonra babasını öldürecekken yakalanır ve 18 yaşında 37 yıla mahkum edilir.”
BİR TUTUKLUNUN ANLATTIKLARI
Yüksek Lisans öğrencisi Melek Ertenyü, cezaevinde tutuklu bulunan görüştüğü başka bir kadının yaşadığı olayı ise şöyle anlattı:“Başka bir tecavüz olayı ise şu an 25 yaşında olan, okuması ve yazması olmayan boşanmış bir kadının başından geçmiştir. Kız küçüklüğünden beri içine kapanık birisidir. Annesi de hastadır. Ve durumları olmadığı için ikisi de öğretmen olan abisi ve yengesinin evinde beraber yaşamaktadırlar. 16 yaşındaki kız, yengesinin erkek kardeşi tarafından tecavüze uğramıştır. Olayı öğrenen yenge bunu kimseye söylememiştir. Kızı annesine bakmamakla onu öldürmekle tehdit etmiştir. Daha sonra kızın hamile kaldığını öğrenen yenge kıza bol kıyafetler giydirerek hamile olduğunu gizlemiştir. Doğum sırasında kızın yanında sadece yengesi bulunmuştur. Çocuk doğunca kıza ya sen bebeği öldürürsün ya da anneni öldürürüm diyerek baskı sonucunda kıza öz çocuğunu öldürtmüştür. Kızın abisi olayı öğrenince karısına kardeşiyle kendi kardeşinin kan davası olmaması için evlenmesi yönünde baskı yapmıştır. Ve bunun sonucunda kız tecavüzcüsüyle evlendirilmiştir. Tecavüzcü ise kızı bebeğimizi öldürdü diyerek mahkemeye vermiştir. Kız müebbet hapse mahkum ediliyor. Çünkü yengesinin tehditleri nedeniyle mahkemede tecavüze uğradığını açıklayamıyor.”
Vahim sonuçların ortaya konduğu araştırmaların paylaşıldığı program sonrasında Batman’da son yaşanan olayla ilgili açıklamada bulunan Atatürk Üniversitesi Toplumsal Araştırmalar ve Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Yıldız Akpolat, “Genel olarak bu böyle. Tecavüz, töre derken hep kadına bir şekilde şiddet ve baskı. Kadının gücü yok. Kadınlar güçsüz bırakılıyor” dedi.
SİYAH GÜÇ SEMBOLÜ
Öte yandan, öğrencilerin yaptıkları araştırmada cezaevlerinde tutuklu bulanan bazı mahkumların, mafyayı benimsedikleri ve “Polat Alemdar” tiplemesine özenerek hep siyah rengi tercih ettikleri, siyah renginin güç sembolü olduğunu ortaya koydu.